aşınmazın hisseli malikleri olacağı, inşaatın yapımının ise dava dışı B.B.in onayına tabi olduğu, tevhidin yapılması sonrasında dava dışı B. B.’in inşaata onay vermekten kaçınabileceği, bu kaçınma halinde de davalının arsasını eski hale döndüremeyeceği, taşınmaz hisseli olup, ancak ortaklığın giderilmesi davası açabileceği, bu nedenlerle davacının sözleşmenin feshinde haklı olduğunu ispatlamadığı, davacı ile dava dışı B. B.arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmadığı, bu nedenle de davalıdan geri dönüşü olamayacak olan tevhit işlemlerini yapmasının beklenemeyeceği, bu hali ile temerrüdünden söz edilemeyecek olan davalıdan cezai şart istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. … Hal böyle iken tevhit işlemi için belediyeye başvurulmuş, tevhit işlemi için herhangi bir engel bulunmadığı anlaşılmış iken, bu aşamada davalı arsa sahibi tevhit talebinden 13.05.2011 tarihinde vazgeçmiş, böylece sözleşmenin ifa edilmesine herhangi bir haklı sebebi olmaksızın engel olmuştur. Sözleşmedeki taahhütleri nazara alındığında ve davalının herhangi bir irade fesadı hali ileri sürmemesi karşısında, ahde vefa kuralı gereğince sözleşmeye uygun davranılması gerekir. Ne var ki, davalı bu gereğe uygun davranmamış, sözleşmenin sona ermesine neden olmuştur. Bu durumda, davacının dönme işlemi yerinde olduğu gibi, aynı sözleşmenin 7. maddesi uyarınca vazgeçme hali için kararlaştırılan cezai şartın da davacıya ödenmesi gerekir. … Değinilen hususlar dikkate alınmadan, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. ..

image_pdfimage_print
Bu içerik sadece üyelere özeldir. Üyelere özel içerikleri görebilmek için lütfen üye olun
Üye Ol
image_pdfimage_print