A.Ş.arasında süregelen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından henüz üretimi yapılıp teslimi yapılmayan mallar karşılığında düzenlenen faturalardan dolayı oluştuğu iddia edilen borcun tasfiyesi amacıyla adı geçen şirketler arasında 18.09.2015 tarihli protokol ve eklerinin imzalandığı ve/fakat sözleşmeye konu borcun gerçeği yansıtmadığı, davacı şirketin davalı … A.Ş.’ne borçlu olmadığı bilakis davalıdan alacaklı olduğu, sözleşmelerin hile ve hataen imzalandığı iddiasına dayalı sözleşmeye konu borçtan ve sözleşmelerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, ihtiyati tedbiren davalı şirket hisseleri ile davalı şirketin maliki olduğu taşınmazın tapu kaydı üzerine hisselerin ve davalı şirketin maliki olduğu taşınmaz hissesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalıların hisse devrinden sonra sahip oldukları %52 hissenin üzerine bu hisselerin kullanılması bakımından ihtiyati tedbir yoluyla kayyum atanması ve temsil yetkisinin müvekkili … ile bağımsız atanan kayyum marifetiyle müşterek imza atılmak suretiyle kullanılması bakımından temsil yetkisinin kısıtlanması talep edilmiştir

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1259
KARAR NO : 2018/848
KARAR TARİHİ: 20/09/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2018
NUMARASI : 2017/1148 Esas
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali/ menfi tespit davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Dava, davacı … Ltd.Şti.ile davalılardan … A.Ş.arasında süregelen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından henüz üretimi yapılıp teslimi yapılmayan mallar karşılığında düzenlenen faturalardan dolayı oluştuğu iddia edilen borcun tasfiyesi amacıyla adı geçen şirketler arasında 18.09.2015 tarihli protokol ve eklerinin imzalandığı ve/fakat sözleşmeye konu borcun gerçeği yansıtmadığı, davacı şirketin davalı … A.Ş.’ne borçlu olmadığı bilakis davalıdan alacaklı olduğu, sözleşmelerin hile ve hataen imzalandığı iddiasına dayalı sözleşmeye konu borçtan ve sözleşmelerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, ihtiyati tedbiren davalı şirket hisseleri ile davalı şirketin maliki olduğu taşınmazın tapu kaydı üzerine hisselerin ve davalı şirketin maliki olduğu taşınmaz hissesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalıların hisse devrinden sonra sahip oldukları %52 hissenin üzerine bu hisselerin kullanılması bakımından ihtiyati tedbir yoluyla kayyum atanması ve temsil yetkisinin müvekkili … ile bağımsız atanan kayyum marifetiyle müşterek imza atılmak suretiyle kullanılması bakımından temsil yetkisinin kısıtlanması talep edilmiştir.
İlk derece mahkemesince, 27.12.2017 tarihli ara kararıyla somut olayda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından ilk derece mahkemesinin 27.12.2017 tarihli ara kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Dairemizin 01.06.2018 tarih, 2018/478 Esas-2018/557 Karar sayılı kararı ile; yaklaşık ispat olgusunun davanın bulunduğu aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı …Ş vekili, davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, eksik harcın ikmali hususunda davacılara kesin süre verilmesi gerektiğini, davacı … Tekstil Makineleri …Ltd. Şti’ nin bu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, sözleşmelerin geçerli olduğunu, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı …’nün müvekkili şirkette usulsüz işlemler yapığını, şirketi zarara uğrattığını, davacıların dayandığı uzman görüşünün tek taraflı eksik ve hatalı bilgilere göre hazırlandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, işbu davaya konu iddialara dayalı olarak davacılar tarafından açılan davaların feragat nedeniyle reddedildiğini, bu nedenle kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin olmadığını, davaya konu sözleşmelerin yanılma, aldatılma veya korku ile imzalatılığı iddialarının sözleşme içerikleri ile davacının beyan ve iddiaları çeliştiğini, davacı … Tekstil’ in henüz üretip teslim etmediği mallar için kesilen faturalar nedeniyle davacı şirketin üçüncü şahıslarla/finans kuruluşlarıyla yaptığı temliklere onay/muvafakat verilmesi neticesinde, davalı müvekkil Viem iştiraki … henüz teslim alamadığı malların borcunu temliklere istinaden ödemekle yükümlü hale getirilmiş ve … bu temlik ödemeleri sebebiyle, davacı … Tekstil’ den alacaklı durumuna geldiğini, davacının dayandığı uzman görüşündeki sayısal verilerin ve değerlendirmelerin gerçeği ifade etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili, 02.05.2018 havale tarihli dilekçesinde, yargılama sırasında davalı … A.Ş. tarafından müvekkiline keşide edilen noter ihtarnamesinde hisse senedi rehin sözleşmesi kapsamında müvekkiline ait üzerinde haksız ve usulsüz şekilde rehin bulunan hisse senedinin satışa arz yapılacağının bildirildiğini, söz konusu işlemlerin usulsüzlüğü ile ilgili davalı taraflara cevaben keşide edilen ihtarnamelere itibar edilmediğini, müvekkilin %48 hissesinin satışı için ihale günleri açıldığını ve satışının yapıldığını, tüm bu işlemlerin açıkça İİK madde 45 ve ilgili düzenlemelere aykırılık teşkil ettiğini, bahsi geçen işlemlerin yok hükmünde olduğunu, başka bir ifadeyle müvekkilinin %48 hissesi üzerinde bulunan rehnin, ancak ve ancak paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişilmesi ile nakde çevrilmesi söz konusu olabileceğinden; kamu düzenine ilişkin olan ve bu sebeple emredici hukuk normu olarak kabul edilen İİK madde 45 kapsamında işlem yapılması gerektiğini, hile ve türlü desise ile imzalatılan sözleşmelerden rehin sözleşmesi kapsamında usule aykırı işlemler yürütüldüğünü belirterek dava konusu hisselerin devrine ilişkin işlemlerin durdurulmasını aksi halde davalıdır şerhi düşülmesini, Müvekkilinin … A.Ş.deki hisselerindeki rehnin davalı tarafından paraya çevrilmesi başta olmak üzere 18.09.2015 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesi” ve ekleri ile 04.04.2016 tarihli “…A.Ş. Ortaklar Anlaşması” ve ekleri gereğince girişimde bulunulmasının ve hukuki işlemlerde bulunulmasının önlenmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalıların dava konusu hisse devrinden sonra sahip oldukları %52 hissenin üzerine bu hisselerin kullanılması bakımından ihtiyati tedbir yoluyla kayyum atanmasını ve temsil yetkisinin müvekkili … ile bağımsız atanan kayyum marifetiyle müşterek imza atılmak suretiyle kullanılması bakımından temsil yetkisinin kısıtlanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesi 07.05.2018 tarihli ara kararıyla; hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı olarak sözleşmenin ve bu sözleşmeye bağlı taahhüt ve kefaletlerin iptalini, bunlar nedeni ile borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, dava dilekçesi ekinde sözleşme ve taahhütlere ilişkin belgelerin sunulduğu, hata ve hile olgusuna ilişkin delil bulunmadığı, tek taraflı hazırlanan uzman görüşünün sadece davacı kayıtları esas alınarak hazırlandığı, delil durumuna ilişkin olmak üzere bir değişiklik bulunmadığı, bu hali ile somut dosyada tedbir kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olduğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; borç tasfiye sözleşmesi gereğince oluşturulan borç tutarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin ya da sahibi bulunduğu şirketlerin böyle bir borcunun olmadığını, mutabakat belgelerinden de anlaşılacağı gibi bilakis davalı şirketten alacaklı olduğunu, nitekim bu hususun dosyaya sunulan uzman görüşüyle sabit olduğunu, dava konusu sözleşme ve bunun eklerinin kelepçe sözleşmesi mahiyetinde olduğunu, dava konusu sözleşmenin ve eklerinin davalıların hileli davranışları nedeniyle hataya düşürülerek imzalandığını, müvekkilinin şirketteki hisseleri üzerinde tesis edilen usulsüz ve haksız rehnin devam ettiğini ve bu kapsamda hisselerin paraya çevrilmesi işlemlerine girişildiğini, sözkonusu hissesinin satışı için ihale günleri açıldığını ve satışının yapıldığını, oysa ki rehnin, paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişilmesi ile nakde çevrilmesi söz konusu iken kamu düzenine ilişkin olan ve bu sebeple emredici hukuk normu olarak kabul edilen İİK madde 45 kapsamında işlem yapılmadığını, usule aykırı işlemler yürütüldüğünü belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak talep gibi ihtiyati tedbire hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Talep, sözleşmenin iptali ve sözleşmelerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemli davada ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Somut olayda ileri sürülen iddia, savunma, mevcut deliller, Dairemizin 01.06.2018 tarih, 2018/478 Esas-2018/557 Karar sayılı kararı ve dosya kapsamı gözetildiğinde yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir.
Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Davacılar vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.391/3.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/09/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK.391/3.maddesi uyarınca karar kesindir.