Dairece yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerinin önlenmesi ve çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için ilgili mevzuat ile bilimsel esaslar uyarınca gerekentedbirlere nihai ÇED Raporunda yer verildiği ve söz konusu raporda belirlenen eksikliklerin çevrenin korunması

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2018/1068
Karar No : 2018/3377
1
Temyiz Eden (Davacılar) : 1-
2-
Vekili: Av.
3-
Vekili: Av.
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
Davalı Yanında Müdahil :
Vekili : Av.
İstemin Özeti : Danıştay Ondördüncü Dairesi’nin 23/11/2017 günlü, E:2014/11695,
K:2017/6248 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacılar tarafından istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun
bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Dairece yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen
raporda; gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz
yöndeki etkilerinin önlenmesi ve çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için ilgili mevzuat ile
bilimsel esaslar uyarınca gerekentedbirlere nihai ÇED Raporunda yer verildiği ve söz konusu raporda
belirlenen eksikliklerin çevrenin korunması yönünden olumsuz etkilerinin olmayacağı belirtilmiş ise de,
görülmekte olan dava ile İdari dava Daireleri Kurulu’nun E:2018/1075, E:2018/1074, E:2018/1361,
E:2018/1070, E:2018/1745, E.2018/1360, E:2018/1069, E:2018/1076,E:2018/1365, E:2018/1359,
E:2018/1362, E:2018/1029 esas sayılı dava dosyalarında, söz konusu ÇED raporuna ilişkin çeşitli uzman

görüşlerinin ve raporların bulunduğu, bu raporlarda söz konusu projenin çevrenin korunması yönünden
olumsuz etkilerinin bulunduğu ve ÇED Raporunda buna yönelik tedbirlere yeterince yer verilmediği yönünde
teknik bilgi gerektiren tespitlere yer verildiği anlaşılmakta olup, söz konusu hususların açıklığa
kavuşturulması amacıyla ara kararla bilirkişilerden ek rapor talep edilmesi ve bu rapora göre uyuşmazlık
hakkında karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından,
davacıların yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; Mersin İli, Gülnar İlçesi, Büyükeceli Beldesinde yapımı planlanan “Akkuyu Nükleer Güç
Santrali (Nükleer Güç Santrali, Radyoaktif Atık Depolama Tesisi, Rıhtım, Deniz Dolgu Alanı ve Yaşam
Merkezi)” projesi hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim
Genel Müdürlüğünce verilen 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı “ÇED Olumlu” kararı ile dayanağı 25/11/2014
günlü, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesindeki “Bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya” ibaresinin iptali
istemiyle açılmıştır.
Danıştay Ondördüncü Dairesi’nin 23/11/2017 günlü, E:2014/11695, K:2017/6248 sayılı kararıyla;
– Davanın,25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesindeki “Bu
Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya” ibaresi yönünden; uyuşmazlığa konu Çevresel Etki
Değerlendirmesi Yönetmeliğinin, 2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesi uyarınca; Çevresel Etki
Değerlendirmesine tabi projeleri ve bu projeler için Çevresel Etki Değerlendirme sürecinde uyulması gereken
idari ve teknik usul ve esasları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulduğu ve2872 sayılı Kanunun
uygulanmasının sağlanmasının vebu Kanun hükümlerine paralel düzenlemeler içermesinin yürürlüğe
konuluş amacının doğal sonucu olduğu hususu göz önüne alındığında, ÇED sürecinde yürürlükte olan ancak
ÇED Olumlu kararı verilmeden önce yürürlükten kalkan yönetmelik hükümleri yerine 25/11/2014 günlü,
29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin lehe olan
hükümlerinin uygulanmasını sağlayan düzenlemenin, çevre mevzuatına veya çevrenin korunması ilkelerine
aykırılık oluşturacağının bir ön kabul olarak değerlendirilemeyeceği, diğer yandan; dava konusu düzenleme
ile geçiş döneminde hangi hukuk kurallarının uygulanacağı belirlendiğinden ve bu düzenlemenin ilgililerin
başvuru tarihinde lehlerine olabilecek düzenlemenin daha sonraki düzenleme ile kaldırılması halinde
müktesep haklarının korunmasına yönelik olduğu şeklinde anlaşılması gerektiğinden, Anayasa Mahkemesi
kararlarında da ifade edildiği gibi, hukuk devletinin unsurlarından olan ve hukuk normlarının öngörülebilir

olmasını gerektiren“hukuki güvenlik” ilkesiilemaddi hukuk ve usul kurallarının önceden öngörülebilir bir
açıklıkta olmasını ve kişilerin haklı beklentilerinibertaraf etmeyecek düzenlemeler yapılmasını gerektiren
“hukuki belirlilik” ilkesinin ihlal edildiğini de kabul etmeye olanak bulunmadığı;
– Davanın, 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı “ÇED Olumlu” kararının iptali istemi yönünden ise;
Dairelerince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve
belgelerin değerlendirilmesinden; davacılar tarafından, dava konusu ÇED Olumlu kararının dayanağı olan
Nihai ÇED raporunda, nükleer santrallerin risk potansiyellerinin bilimsel kurallara uygun biçimde ortaya
konulmadığı, nükleer santrallerinişletimi sırasında kazadışında da insan ve çevre sağlığına zararlarının
olduğu, bu konuların yeterince değerlendirilmediği, raporda, radyasyonun kanserojen etkilerine, genetik
mutasyon ve kromozom anomalilerine yol açtığına ilişkin bilgilere yer verilmediği ve süregelen etkilerinin
değerlendirilmediği, ayrıca santralde çalışacak işçiler için radyasyona yönelik bir önlem belirtilmediği,
Uluslararası Atom Enerji Ajansının güvenlik prensiplerine yer verilerek,bu prensipler ile ulusal mevzuata
uyulacağının taahhüt edilmesiyle yetinildiği, güvenliğin sağlanmasına yönelik olarak alınacak önlemlerin
açıklanmadığı, Acil Eylem Planının net bir şekilde tartışılmadığı, yakın çevrenin tahliyesine ilişkin yeterli bilgi
bulunmadığı, sağlık koruma bandı mesafesinin 800 metre olarak belirlenmesine karşın, nihai olarak tasarım
dökümanında değerlendirildikten sonra tespit edileceğinin ifade edilmesinin çelişkili ve tutarsız olduğu ileri
sürülmekte ise de; bilirkişi raporunda; Nihai ÇED raporunda nükleer kazalar, enerji ihtiyacının karşılanması,
seçilen teknolojinin yeterliliği ve diğer enerji kaynakları ile karşılaştırılması seçilen teknolojinin alternatif
teknolojiler arasındaki yeri, nükleer santrallerin uluslararası denetim usul ve esasları hakkında genel
uygulama çerçevesinde projenin uluslararası kriterlere uygunluğu hususlarının ÇED raporunda yeterli
derecede ele alındığı ve raporun bu bakımlardan yeterli olduğu, proje uygulaması sırasında alınacak
tedbirlerin santralin güvenli işletimi için uluslarası nükleer güvenlik, nükleer güvence denetimi ve nükleer
emniyet usul ve uygulamalarındaki kriterlere uygun olduğu, eksiklik olarak belirtilen hususların Ön Güvenlik
Analizi Raporu (ÖGAR) aşamasında yer alması gereken hususlar olduğunun belirtildiği, Nihai ÇED
raporunda önerilen VVER reaktörlerinin günümüz nükleer santrallerinde kullanılan standartlara uygun bir
sisteme sahip olduğu, Uluslararası Atom Enerji Ajansı tarafından önerilen güvenlik ve işletme standartlarına
uygun özellikleri bünyesinde taşımakta olduğu, projeden kaynaklanacak tüm çevresel etkilerin; su, hava,
toprak kirliliği, gürültü, titreşim, ışık, ısı, radyasyon ve benzeri kirleticilerin miktarının alıcı ortamla
etkileşiminin ve bu etkilere karşı alınacak önlemlerin detaylı şekilde incelendiği, alınması planlanan
tedbirlerin bilimsel metodlar açısından yeterli özellikleri taşıdığı,alınacak önlemlerin projenin yöre tarımına,
su ürünlerine, hayvancılığa, turizme olumsuz etkisinin azalması sonucunu doğuracağı, tüm buönlemlerle,
tesisin çevresindeki söz konusu alanlara ve turizme etkisinin bilimsel esaslara göre kabul edilebilir
düzeylerde kalacağının belirtildiği, ayrıca davacılar tarafından nihai ÇED raporunda yer almadığı belirtilen
hususların dava konusu nükleer tesise yer, inşaat ve işletme lisansı verilmesi aşamasında yer alması

gereken hususlar olduğu, nihai ÇED raporunda projenin halk sağlığı açısından olumsuz etkilerinin asgaride
kalması için her türlü güvenlik sisteminin bulunduğu ve gerekli önlemlerin alındığı belirtildiğinden, davacıların
iddialarının yerinde görülmediği, aynı şekilde; 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı “ÇED Olumlu” kararının
dayanağı ÇED raporunda, nükleer santralden kaynaklanan atıkların kontrolü, yönetimi, depolanması
vebertarafı konularında açıklık bulunmadığı davacılar tarafından ileri sürülmekte ise de; mahallinde yapılan
keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda; Akkuyu NGS için kurulum, işletme ve
devreden çıkarma aşamalarında oluşacak katı, sıvı ve gaz formundaki atıklarla ve kullanılmış yakıtlarla ilgili
tip, miktar, kimyasal ve fiziksel özellikler, depolama ve bertaraf koşulları, oluşacak emisyonlar ve bunların
mevzuatta izin verilen sınırlar içinde kalması konuları ile ilgili Nihai ÇED raporunda kapsamlı bilgi verildiği ve
yürürlükteki mevzuata göre izin verilen üst sınırların altında kalınacağının taahhüt edildiği,katı, sıvı ve gaz
atık ve kullanılmış yakıtların türleri ve depolama, bertaraf ve emisyon konularında öngörülen tür, miktar ve
yöntemlerin bir nükleer santral için uygun olduğu görüşlerine yer verildiğinden söz konusu iddiaların da
işlemi kusurlandırır nitelikte görülmediği, bu durumda; ÇED raporunda, gerçekleştirilmesi planlanan projenin,
çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerinin önlenmesi ve çevreye zarar
vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için ilgili mevzuat ile bilimsel esaslar uyarınca gerekentedbirlere yer
verildiği ve söz konusu raporda belirlenen eksikliklerin çevrenin korunması yönünden olumsuz etkilerinin
olmayacağı hususlarının bilirkişi raporu ile ortaya konulması karşısında, Mersin İli, Gülnar İlçesi, Büyükeceli
Beldesinde yapımı planlanan “Akkuyu Nükleer Güç Santrali (Nükleer Güç Santrali, Radyoaktif Atık
Depolama Tesisi, Rıhtım, Deniz Dolgu Alanı ve Yaşam Merkezi)” projesi hakkında Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce tesis edilen 01/12/2014
günlü, 3688 sayılı “ÇED Olumlu” kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine
karar verilmiştir.
Davacılar, anılankararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Ondördüncü Dairesi’nin verilen
kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacıların temyiz isteminin reddine, Danıştay Ondördüncü
Dairesi’nin 23/11/2017 günlü, E:2014/11695, K:2017/6248 sayılı kararının ONANMASINA, yürütmenin
durdurulması istemi hakkında karar verilmediğinden, 59,10-TL harcın istemi halinde davacılara iadesine,
25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki
Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesindeki “Bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya”
ibaresi yönünden oybirliği, 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı “ÇED Olumlu” kararı yönünden ise oyçokluğu ile
20/06/2018 gününde kesin olarak karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye

Üye Üye Üye Üye Üye
Üye Üye Üye
KARŞI OY

X- Dava; Mersin İli, Gülnar İlçesi, Büyükeceli Beldesinde yapımı planlanan “Akkuyu Nükleer Güç
Santrali (Nükleer Güç Santrali, Radyoaktif Atık Depolama Tesisi, Rıhtım, Deniz Dolgu Alanı ve Yaşam
Merkezi)” projesi hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim
Genel Müdürlüğünce verilen 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı “ÇED Olumlu” kararı ile dayanağı 25/11/2014
günlü, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesindeki “Bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya” ibaresinin iptali
istemiyle açılmıştır.
Davanın, 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı “ÇED Olumlu” kararının iptali istemi yönünden;
Uyuşmazlıkta yargısal incelemenin, bu dosyadaki bilgi ve belgeler ile aynı konudakiİdari Dava
Daireleri Kurulu’nun E:2018/1075, E:2018/1074, E:2018/1361, E:2018/1070, E:2018/1745, E.2018/1360,
E:2018/1069, E:2018/1076,E:2018/1365, E:2018/1359, E:2018/1362, E:2018/1029 esas sayılıdosyalarında
bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir.
Dairece yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda;
gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki
etkilerinin önlenmesi ve çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için ilgili mevzuat ile bilimsel
esaslar uyarınca gerekentedbirlere nihai ÇED Raporunda yer verildiği ve söz konusu raporda belirlenen
eksikliklerin çevrenin korunması yönünden olumsuz etkilerinin olmayacağı belirtilmiş ise de; görülmekte olan
dava ile yukarıda esas numaraları belirtilen dava dosyalarında, söz konusu ÇED raporuna ilişkin çeşitli
uzman görüşleri ve raporları bulunmakta olup, bu raporlarda aşağıdaki tespitlere yer verilmiştir:
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi ÇED Raporu
Değerlendirmesi:
Bu raporda;
– “ÇED Raporunda bölgedeki hastalıklar başlığında sadece kanser verilerinin kullanıldığı, bu veriler
dışında bağışıklık bozukluğu hastalıkları, mide ülseri ve mide zarı atrofisi, tiroit, meme, kan yapıcı organ ve
diğer organ kanser ve tümörleri, hipotroidi, düşük doğum ağırlıklı bebek sayısı, prematüre bebek doğumu
sayısı, şeker hastalığı, verem gibi süreğen enfeksiyon ve bağışıklık bozukluğu hastalıkları verilerinin raporda
değerlendirilmediği,
– ÇED Raporunda radyasyonun genetik etkilerinden bahsedildiği ancak raporda radyasyonun
kansere etkisine yönelik hiçbir bilgi bulunmadığı,
– ÇED raporunda bireysel radyasyon dozları ve iyonlaştırıcı ışınım kaynaklarının çeşitlerinden
kaynaklanan doz ölçümlerine yönelik parametrelerin gerekli değerlendirmeye yetecek veri sunmadığı,
– Projenin Mersin’in önemli gelir kaynaklarından olan balık yetiştiriciliği ve deniz balıkçılığına
etkilerinin, ÇED raporunda sistematik olarak ortaya konulmadığı,

– Bölgedeki kuyulardan içme ve kullanma suyu ve sulama suyu elde eden yerleşim yerlerinin,
tesisin yapım ve işletim sürecinde nasıl etkileneceğinin ÇED raporunda değerlendirilmediği” belirtilmiştir.
Akkuyu Nükleer Santrali ÇED Olumlu kararına yönelik olarak “Prof Dr. H. K.” tarafından
hazırlanan uzman görüşü:
Bu raporda;
– “Santralin VVER-1200 tipi reaktörlerinde çevreye salınması öngörülen 23 radyoaktif
izotop envanterinde, çevre etkileri çok önemli olan “Trityum” ve “Karbon” izotoplarının
gösterilmediği,
– Toplamda 4 reaktörden çevreye yayılacak salınım miktarının 60,740 Curi olduğu, bu
değerin ÇED raporunda 20 kat daha düşük gösterildiği,
– ÇED Raporunda, soğutma suyu sisteminde kullanılacak “Sodyum Hipoklorit”
kimyasalının denize bırakılma sırasında özelliğini kaybettiği belirtilmekte ise de, bunun gerçeği
yansıtmadığı,
– Ana soğutma suyu pompalarının yarattığı yüzeysel akıntıların hidro-dinamiğini gösteren
çizimler dikkate alındığında, santrale giren deniz suyu noktası ile deşarj noktası arasında deniz suyu
sirkülasyonunun meydana geleceği, bu hususun ÇED Raporunda değerlendirilmediği, bu sebeple
santralin soğutma suyu sisteminin deniz suyu sıcaklığına etkisine yönelik verilerin eksik ve yetersiz
olduğu,
– Santrale giren deniz suyu noktası ile deşarj noktası arasında oluşan deniz suyu sirkülasyonu
sırasında toksik asitlerin kümülatif olarak denize deşarj edileceği, bunun tesisin sucul yaşam üzerindeki
etkisini artıracağı,
– Nükleer tesisin işletimi sırasında oluşacak asit yağmurlarının bölgedeki tarıma etkisinin ÇED
Raporunda irdelenmediği” tespit edilmiştir.
Akkuyu Nükleer Santrali Projesi ÇED Raporunun Klimatolojik ve Meteorolojik Açılardan
Değerlendirilmesine yönelik olarak “Prof. Dr. M. T.” tarafından hazırlanan rapor:
Bu raporda;
– “ÇED Raporunda,veri ve analiz sonuçlarının bölgede hangi çevresel koşulları
oluşturacağı, hangi klimatolojik risklerin oluşacağı konusuna hiç değinilmediği,
-Proje alanında etkin olan hava kütleleri ve yağış oluşum düzenekleri, özellikler, yağış ve
fırtına olaylarının sinoptik klimatolojisinin bir çok eksiklik ve yanlışlık içerdiği,
– ÇED Raporunda belirtildiğinin aksine, yöredeki yağışların sadece yükselti düzeneği ile
açıklanamayacağı, bölgede Akdeniz ve orta enlem siklonlarının bulut ve yağış oluşum
düzeneklerinin birinci derecede önemli olduğu, bu konuda raporda yeterince değerlendirme
yapılmadığı,

– ÇED Raporunun 4.3 “Yağış” başlıklı bölümündeki uç yağışlar analizinin çok yetersiz
olduğu,
– ÇED Raporunda tornado ve siklon analizinin hiç yapılmadığı ancak bunların yapılmış
gibi gösterildiği” tespitlerinde bulunulmuştur.
Akkuyu Nükleer Santrali Projesi ÇED Raporunun Deprem Riskleri Açısından
Değerlendirilmesine yönelik olarak “Prof. Dr. A.M.C. Ş.”, “Doç. Dr.M. S. Ö.” ve “Yüksek Müh.A. D. Ö.”
tarafından hazırlanan rapor:
Bu raporda;
– “Kıbrıs’ın güneyinde oluşabilecek yüksek ölçekte bir depremin bölgede yaratacağı etkilerin ÇED
raporunda yeterince incelenmediği,
– Helen yayında dalma-batma veya volkanik patlama kaynaklı tsunami riski bulunduğu, bu nedenle
de Doğu Akdeniz havzasının tamamının tsunami modellerine yansıtılması gerekirken, bunun yapılmadığı,
– Nil deltasında oluşabilecek büyük yer kaymalarının Doğu Akdeniz sahillerinde 4-5 metrelik
dalgalar yaratabileceği, bu riske yönelik ÇED Raporunda hiçbir bilgi bulunmadığı” şeklinde tespitlere yer
verilmiştir.
Dairece, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenenrapor hükme esas
alınarak karar verilmiş ise de;söz konusu projenin çevrenin korunması yönünden olumsuz etkilerinin
bulunduğu ve ÇED Raporunda buna yönelik tedbirlere yeterince yer verilmediği yönündeki yukarıda belirtilen
raporlar ile uzman görüşlerinde yer alan tespitlerin, bilirkişi raporunda karşılanmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıların, ÇED Raporundaki bilgi ve verilerin eksik ya da yanlış olduğu yolundaki
iddiaları da göz önünde bulundurulduğunda, teknik bilgi gerektiren yukarıda belirtilen hususların araştırılarak
açıklığa kavuşturulmasından sonra, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, yukarıda belirtilen hususlarınaçıklığa kavuşturulmasından sonra karar verilmesi
gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Başkan Üye Üye Üye Üye