Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında Kamu İhale Yasasına tabi açık ihale yoluyla .. tarihinde başlamak üzere ve en son..yılında düzenlenen ve halen yürürlükte olan Kazı Çalışması Hizmet Alımına ilişkin belirli süreli sözleşmeler akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen her sözleşmenin belirli süreli ve birbirinden bağımsız ihalelerle ortaya çıkan sonuçlarla imzalandığını, bu sözleşmeler kapsamında çalıştırılan tüm işçilerin davalı tarafından belirlendiğini, tamamına yakının ise müvekkili ile sözleşme yapılmadan önceki dönemlerde davalı şirketin aynı işyerinde çalışan işçilerden oluştuğunu, dilekçeye ekli liste ile davalı tarafından müvekkili şirkete bildirilen 39 işçinin .. tarihinde sona erecek dönemden sonra çalıştırılmayacağı, bu işçilerden bazılarının ise teknik şartnamenin ilgili maddesi dikkate alınarak müvekkili şirketçe … Noterliği aracılığıyla fesih ihbarında bulunulduğunu, iş akdi bu şekilde sona eren 39 işçinin davalı şirkete kıdem tazminatı ve yıllık izin alacakları için Resmi Gazetede yayınlanan Kamu İhale Kanuna Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkındaki Yönetmelik kapsamında ödeme talebinde bulunması üzerine davalı tarafından gerekli hesaplamaların yapıldığı ve 516.371,70 TL’nin işçilere ödenmek üzere müvekkili şirketin hakedişinden kesileceğini, .. tarihli yazı ile bildirildiğini ve ..da da hakedişten bu tutarda kesinti yapıldığını, 4857 Sayılı İş Kanununun 112. maddesi gereğince son kamu kuruluşu olan davalı tarafından işçilere kıdem tazminatı ödemesi yapılması gerektiği, bu nedenle kesintinin haksız olduğunu belirterek 516.371,70 TL miktarında hakedişten yapılmış olan kesintinin ..tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/932
KARAR NO : 2018/250
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 29/09/2016
KARAR TARİHİ : 15/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında Kamu İhale Yasasına tabi açık ihale yoluyla 21.09.2010 tarihinde başlamak üzere ve en son 30.05.2016 yılında düzenlenen ve halen yürürlükte olan Kazı Çalışması Hizmet Alımına ilişkin belirli süreli sözleşmeler akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen her sözleşmenin belirli süreli ve birbirinden bağımsız ihalelerle ortaya çıkan sonuçlarla imzalandığını, bu sözleşmeler kapsamında çalıştırılan tüm işçilerin davalı tarafından belirlendiğini, tamamına yakının ise müvekkili ile sözleşme yapılmadan önceki dönemlerde davalı şirketin aynı işyerinde çalışan işçilerden oluştuğunu, dilekçeye ekli liste ile davalı tarafından müvekkili şirkete bildirilen 39 işçinin 31.05.2016 tarihinde sona erecek dönemden sonra çalıştırılmayacağı, bu işçilerden bazılarının ise teknik şartnamenin ilgili maddesi dikkate alınarak müvekkili şirketçe … Noterliği aracılığıyla fesih ihbarında bulunulduğunu, iş akdi bu şekilde sona eren 39 işçinin davalı şirkete kıdem tazminatı ve yıllık izin alacakları için 08.02.2015 tarih ve 29261 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Kamu İhale Kanuna Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkındaki Yönetmelik kapsamında ödeme talebinde bulunması üzerine davalı tarafından gerekli hesaplamaların yapıldığı ve 516.371,70 TL’nin işçilere ödenmek üzere müvekkili şirketin hakedişinden kesileceğini, 06.09.2016 tarihli yazı ile bildirildiğini ve 07.09.2016 da da hakedişten bu tutarda kesinti yapıldığını, 4857 Sayılı İş Kanununun 112. maddesi gereğince son kamu kuruluşu olan davalı tarafından işçilere kıdem tazminatı ödemesi yapılması gerektiği, bu nedenle kesintinin haksız olduğunu belirterek 516.371,70 TL miktarında hakedişten yapılmış olan kesintinin 07.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin belediye şirketi olduğunu, taraflar arasında 21.09.2010 tarihinden itibaren toplamda 01.02.2013-31.03.2013 arası 2 aylık dönem hariç 7 adet Kazı Çalışması Hizmet Alımı Sözleşmesinin akdedildiğini, davacı ile en son ve halen devam eden 01.05.2015-31.05.2016 tarihleri arası Kazı Çalışması Hizmetli alımı için 200 kişiyle 13 ay süreli kazı hizmeti temini için Kamu İhale Mevzuatı çerçevesinde … Sayılı Sözleşme akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin iş kanununa göre alt işverenlik sözleşmesi olduğunu, 6552 Sayılı Yasa ile getirilen kıdem tazminatı düzenlemesinin birim fiyat sözleşmelerine uygulanamayacağı, müvekkilinin 4857 Sayılı Kanunun 112. maddesinde sayılan Kamu Kurum ve Kuruluşu niteliğinde olmadığını, işyeri devri kurallarına göre davacı firma işçilerinin kıdem tazminatlarının müvekkilince ödendiğini ve davacının hakedişinden kesildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 22. maddesine göre yüklenici olan davacının sözleşme konusu işte çalıştıracağı personele ilişkin kıdem tazminatını ödemekle sorumlu olduğunu, kamu ihale mevzuatına göre kıdem tazminatı için davacıya ödeme yapıldığını belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler, ihaleye ilişkin belgeler, işçilere ilişkin dosyalar, 39 işçiye yapılan yıllık izin ücreti ve kıdem tazminatı ödemesine ilişkin belgeler ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş ve konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor alınmış ve deliller toplanmıştır.
Dosyada mevcut bulunan 12.02.2018 tarihli raporda özetle; Kamu kuruluşu niteliğinde kabul edilen davalının 6552 Sayılı Kanun gereği olarak kıdem tazminatı ödemeye hak kazanacak biçimde feshedilen 39 işçinin kıdem tazminatı olarak işçilere ödediği toplam 397.931,55 TL’yi davacı-alt işverene rücu edemeyeceğini, dolayısıyla dav acının hakedişinden kesinti yapılamayacağı, davacının kıdem tazminatı olarak toplam 397.931,55 TL miktarında davalıya borcunun bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükmü ve hizmet işleri genel şartnamesinin 6. bölümündeki düzenlemenin kıdem tazminatı yükünün, yüklenici olan davacıya ait olduğu yönünde bir anlaşma manasına gelmeyeceği, iş akdi feshedilen 39 işçiye kullandırılmayan yıllık izin miktarlarına göre ödenmesi gereken bedelin 37.426,42 TL olduğu, davacının hakedişinden ise 118.440,15 TL kesilmiş olup, 81.013,73 TL fazla kesintinin davalıdan istenebileceği açıklanmıştır.
Mahkememizce konusunda uzman bilirkişilerce düzenlenen rapordaki teknik açıklamalara kısmen itibar edilmiş, davacı hakedişinden yapılan kesintilerin istenebilir olup olmadığı, başka bir deyişle rücuya ilişkin tespitlere yine kısmen itibar edilerek rücu ilişkisi mahkememizce değerlendirilmiştir.
Dava, Kamu İhale Yasası çerçevesinde taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre iş akdi sonlandırılan 39 işçiye davalı tarafından ödenen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının davacı hakedişinden haksız olarak kesildiği iddiasıyla bu kesintinin iadesi istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında kıdem tazminatına ilişkin olarak yapılan 397.931,55 TL kesinti miktarı davacı şirketin hesabına davalı tarafından iade edilmekle birlikte bu ödemeyi teminat altında almak için davacı tarafından … Bankası A.Ş’nin 16.12.2016 tarihli 450.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun davalıya verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen 14.02.2018 tarihli dilekçeyle, 397.931,55 TL’lik kıdem tazminatı kesintisinin davacı hesabına iade edildiği belirtilerek bu miktardan davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile kesinti tarihi olan 21.09.2016 ile paranın hesaba iade edildiği 28.12.2016 tarihine kadar işlemiş faizin davalıdan tahsiline ve davacıya iade edilen kıdem tazminatı ve ferilerine karşılık davacı tarafça davalıya verilen 450.000,00 TL’lik teminat mektubunun bedelsiz kaldığının tespiti ile bu teminat mektubu sebebiyle bankaya ödenen masraf, komisyon ve tüm giderlerin davalıdan faiziyle birlikte tahsiline ve teminat mektubunun bankaya iadesine ayrıca yıllık izin ücret bedeli olarak hakedişinden yapılan 81.013,73 TL’nin kesinti tarihi olan 21.09.2016 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Taraflar arasında Kamu İhale Yasası çerçevesinde 21.09.2010 tarihinden itibaren muhtelif sözleşmelerin yapıldığı ve en son yapılan ihale kapsamında 30.05.2016 tarihli … nolu Kazı Çalışması Hizmet Alımına İlişkin Sözleşmenin akdedildiği tartışmasızdır.
Taraflar arasında sözleşmenin varlığı ve içeriği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İhtilafın, sözleşme konusu işin yapılması amacıyla çalıştırılan 39 işçinin iş akdinin sona ermesi üzerine bu işçilere davalı tarafından ödenen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin davacı hakedişinden kesilmesinin haksız olup olmadığı ve bu kesintinin davacı tarafından istenebilir olup olmadığı konusundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut bulunan ve mahkememizce kısmen benimsenen bilirkişi raporunda açıklandığı üzere kıdem tazminatı ödemesiyle ilgili ihtilafın çözümü için öncelikle 4857 Sayılı İş Kanununun ”Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışanların Kıdem Tazminatı” başlıklı 112. maddesi ve Kamu İhaleKanununa Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkındaki Yönetmelik kapsamının tespiti gerekmektedir.
6552 Sayılı, İş Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun ile asıl işveren-alt işveren ilişkilerinden özellikle Kamu İhaleKanununun 62/1-e bendi kapsamında işçilerin kıdem tazminatlarının kamu tarafından ödenmesi düzenlemesi getirilmiştir. Anılan maddeye göre alt işveren işçisi olarak hep aynı kamu kurum ve kuruluşu işlerinde çalışmışsa iş sözleşmesi kamuda çalışırken kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erince ilgili kamu kuruluşu kendi işyerlerinde geçen hizmet süresi toplamı üzerinden kıdem tazminatını işçinin hesabına yatırması, yine aynı alt işveren işçisi olarak değişik kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalışmış ise son kamu kuruluşu kamu işyerlerinde geçen hizmet süresi toplamı üzerinden kıdem tazminatını işçinin hesabına yatırıp bu kamu kuruluşu daha sonra önceki kamu kuruluşlarına kendilerinde geçen hizmet sürelerine göre rücu edebileceği anlaşılmaktadır. 6552 Sayılı Kanun 11.09.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olmakla bu madde hükmünün uygulanabilmesi için personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımında çalışan işçinin iş sözleşmesinin 11.09.2014 tarihinden sonra kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi gerekmektedir. Ayrıca personel çalıştırılmasına dayalı bir hizmet alımına ilişkin bir sözleşmenin bulunması gerekmektedir. Kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünün söz konusu olabilmesi için 4734 Sayılı Kanuna tabi bir idarenin varlığı, ihalenin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımına ilişkin olması gerektiği açıktır. Nitekim 6552 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 4857 Sayılı İş Kanununun 112. maddesine ekleme yapılarak personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı kapsamında istihdam edilen işçilerin kıdem tazminatlarının ödenmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Davalı taraf, …’ın İş Kanununun 112. maddesinde sayılan kamu kurum ve kuruluşu niteliğinde olmadığını dolayısıyla alt işveren işçilerine kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmadığını savunmuştur.
Anılan düzenlemede kamu kuruluşları tek tek sayılmış değildir. Ancak bu belirlemenin kamu ihaleyasasına göre yapılması gerekmektedir. Kamu İhale Yasası ve Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarına ilişkin Yönetmelikte, kamu kurum ve kuruluşları olarak 4734 Sayılı Kamu İhaleKanununda tanımlanan idare tanımının ifade edildiği ve bu kanunda idarenin, ihaleyi yapan bu kanun kapsamında kurum ve kuruluşları ifade ettiği belirtilmektedir. Kamu İhale Kanununun 2. maddesine göre, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel idareli bütçeler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, birlikler, kamu iktisadi kuruluşları ve iktisadi devlet teşekküllerinden oluşan kamu iktisadi teşebbüsleri ve bu sayılanlara doğrudan ve dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları her çeşit kuruluş, müessese, işletme ve şirketlerin ifade edildiği açıkça anlaşılmaktadır. Davalı şirketin sermayesinin yarısından fazlası İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olduğundan bu kanun kapsamında tarif edilen idare tanımına uyduğu açık olup iş kanununun 112. maddesi ve kıdem tazminatı ödenmesine dair yönetmelik kapsamında kamu kuruluşu niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
Bunun dışında sözleşmenin ve ihalenin niteliğinin tespiti gerektiği, kamu ihale genel tebliğinin 78. maddesinde, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarının tanımlandığı, bu düzenlemeye göre ihale konusu işte çalıştırılacak personel sayısının ihale dokümanında belirlenen, personelin çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı ve yaklaşık maliyetlerin en az %70’lik kısmının asgari işçilik maliyetinden oluşan işler olması halinde personel çalıştırılmasına dayalı bir ihaleden bahsedilebileceği dosyaya sunulan sözleşme hükümlerine göre taraflar arasındaki sözleşmede 200 işçi ile 3 ay süreli kazı çalışması hizmetine dair olduğunun açıklandığı, buna göre personel sayısının açıkça gösterildiği, taahhüdün yerine getirilme süresinin 13 ay çalıştırılacak işçi sayılısının 200 işçi olup, öngörülen çalışma saatinin 74.000 saat çalışma yapılacağı, resmi tatillere ait gün sayısının 66 gün olduğu, sözleşme bedeli ve maliyetinin tablo biçiminde ayrıntılı olarak dökümünün 6.1. maddesinde gösterildiği ve bu maliyetin tamamının işçilik maliyeti, yemek ve yol giderlerinden oluştuğunun anlaşıldığı, buna göre Kamu İhale Tebliğinin 78/1. maddesinde belirtilen tüm şartlara haiz bir ihale ve buna bağlı olarak yapılan sözleşmenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, davalının sermayesinin yarıdan fazlasının İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olduğu, buna göre 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ve İş Kanununun 112. maddesi kapsamında bir kamu kuruluşu niteliğinde bulunduğu, davalı kamu kuruluşu tarafından ihale edilen Kazı Çalışması Hizmet Alım İşinin, Kamu İhale Kanununun 62/1-e bendi kapsamında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olarak nitelendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
4857 Sayılı İş Kanununun 112. maddesi çerçevesinde işveren konumunda bulunan davalı idare tarafından işçilerin kıdem tazminatı ve yıllık izin alacakları ödenmiş olup, anılan bu maddede kamu kurumu veya kuruluşu niteliğindeki son işverenin bu ödemeleri yaptıktan sonra diğer kamu kuruluşlarına rücu edebileceğinin belirtildiği, buna karşılık alt işverenlere rücu edebileceğine ilişkin bir düzenlemenin olmadığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar dosyada mevcut bulunan bilirkişi raporunda 4857 Sayılı İş Kanununun 112. maddesinde alt işverenlere herhangi bir rücu hükmüne yer verilmemesi nedeniyle kıdem tazminatı sorumluluğunun, şartlar gerçekleştiğinde, asıl işveren son kamu kurum veya kuruluşunda olduğu açıklanmış ise de, bu noktada mahkememizce bilirkişi raporundaki açıklamalara itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Nitekim hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi mevcut olup, taraflar, sözleşme hükümlerini serbestçe kararlaştırabilirler. 4857 Sayılı İş Kanununun 112. maddesinde işçilere kıdem tazminatı ödemesinin son kamu kuruluşu tarafından ödenmesi gerektiği şeklindeki düzenlemenin, işverene karşı daha zayıf konumda bulunan işçinin haklarının korunması amacıyla getirilmiş olduğu, kamu ihalesine göre yapılan bir sözleşme kapsamında çalıştırılan işçinin, kıdem tazminatına hak kazanması halinde karşısında daha güçlü konumda bulunan kamu kurumunu muhatap alması ve asıl işveren niteliğinde bulunan kamu kurumu veya yüklenici konumundaki şirkete mi başvuracağı konusunda bir tereddüt yaşamaması ve yasadan kaynaklanan hakkına bir an önce kavuşması amacıyla yapılmış olan bir düzenleme olduğu dikkate alındığında, bu düzenleme içinde alt işveren ve üst işveren arasındaki rücu ilişkisinin madde hükmünde yer almamasının, genel hükümleri veya yukarıda izah edildiği şekilde sözleşme serbestisini ortadan kaldırdığından sözedilemeyeceği kabul edilmiştir.
4857 Sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde asıl işveren ve alt işveren ilişkisinin tanımı yapılmış, devamında, asıl işveren ve alt işverenin işçiye karşı birlikte sorumlu olduğu ifade edilmiştir. Somut olay bakımından davalı idarenin asıl işveren davacı yüklenicinin ise alt işveren konumunda olduğu kabul edilmelidir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde, sözleşme eklerinin neler olduğunun tek tek belirtildiği ve 6. bendinde Teknik Şartnamenin sözleşmenin eki olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Yine sözleşmenin 22. maddesinde, yüklenicinin sözleşme konusu işle ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Hizmet Genel Şartnamesinin 6. bölümünde belirtildiği şekilde olduğunun ve yüklenicinin bunları aynen uygulamakla yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı açıkça görülmektedir. Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 6. bölümünde yüklenicinin çalıştırdığı personel ve çalışanları hakları ve çalışma şartlarının düzenlendiği, işçilerin ücretlerine ilişkin tüm yükümlülüklerin yükleniciye ait olduğunun açıklandığı, bunun dışında ve en önemlisi sözleşmenin eki olarak kabul edilen Teknik Şartnamenin 10. maddesinde ”Yüklenici elemanları ile ilgili tazminatları, İş Kanunu, SGK Kanunu, Vergi Kanunu ve diğer bütün kanunlardan doğacak tüm mükellefiyet ve borçların yükleniciye ait olduğu” belirtilmiş olup, anılan bu düzenlemede açıkça işçilere ilişkin İş Kanunundan doğan yükümlülüklerin yükleniciye ait olduğu, bu çerçevede kıdem tazminatı ödemesinin de yüklenici olan davacı tarafından üstlenildiği kabul edilmelidir. Sözleşmenin eki olan Teknik Şartnamenin 10. maddesi kapsamında asıl işveren konumunda bulunan davalının 39 işçinin kıdem tazminatını 4857 Sayılı İş Kanununun 112. maddesi çerçevesinde işçilere ödedikten sonra teknik şartnamenin 10. maddesi kapsamında yükleniciye rücu edebileceği, buna göre kıdem tazminatına ilişkin yaptığı ödemeyi, davacı hakedişinden kesmesinin, haksız bir kesinti olduğundan söz edilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dosyada bulunan raporda 39 işçiye ödenen tazminatın 397.931,55 TL olduğu tespit edilmiş olmakla davacının bu bedeli istemesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir. Ayrıca davacının hakedişinden 118.440,15 TL yıllık izin ücreti ödemesi kesilmiştir. Uzman bilirkişilerce sunulan belgelere göre yapılan tespitte, taraflar arasındaki sözleşmeye ve dönemine göre 39 işçinin yıllık izin ücretinin 37.426,42 TL olduğu, 118.440,15 TL’lik ödemenin 37.426,42 TL’si dışında kalan 81.013,73 TL’nin davacı hakedişinden fazlaca kesildiği ve bu bedelden davacının sorumlu olamayacağı açıklanmış olmakla davacının sorumlu olduğu 37.426,42 TL tenzil edilerek fazlaca kesildiği tespit edilen 81.013,73 TL’nin kesintinin yapıldığı 21.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafından, yıllık izin ücretlerinin tespitinde işçilerin sadece davacı nezdinde hakettikleri yıllık izinlerin baz alınarak yıllık izin günü hesaplanması yapıldığı, bu sebeple yıllık ücretli izin bedeli hesabının gerçeği yansıtmadığı ileri sürülmüş ise de, sunulan kayıtlara göre davalının 39 işçiye yıllık izin ücretini öderken esas aldığı çalışma döneminin 22.11.2012-31.01.2013 tarihleri arasındaki 2 ay 10 gün ve 01.04.2013 ile 31.05.2016 tarihleri arası 3 yıl 2 aylık süre olduğunun anlaşıldığı bilirkişiler tarafından yapılan hesapta da 39 işçinin hakettiği izin süresi, kullandıkları izinler ve kalan izin süreleri ve kalan süreye karşılık ödenmesi gerekli bedellerin hesaplandığı, bu durumda davalının itirazının yerinde olduğunun kabul edilemeyeceği ve 12.02.2018 tarihli bilirkişi raporundaki bu hesaplamaya itibar edilmesi gerektiği kabul edilmiş ve kıdem tazminatına ilişkin davacı hakedişinden yapılan kesintinin haklı ve yerinde olduğu, davacı tarafından davalıdan istenemeyeceği, bunun dışında yüklenici olan davacının ödemesi gereken yıllık izin ücretinin üzerinde olan ve fazlaca kesilen 81.013,73 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesi yönünde davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
81.013,73 TL’nin 21.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazla istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.534,05 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 8.818,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.284,29 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.231,10 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 31.364,32 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.632,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 256,12 TL yargılama gideri ile 5.534,05 TL karar harcı ile 29,20 TL başvuru harcı toplamı 5.819,37 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’in taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
BAŞKAN …
ÜYE …
ÜYE …
KATİP …
Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 8.818,34 TL
Karar Harcı : 5.534,05 TL
Bakiye Harç : 3.284,29 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.050,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL
Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.400,00 TL
Posta Giderleri : 232,50 TL