Davalı eser sözleşmesinin varlığına karşı çıkmış olduğundan, iş bedeli konusunda taraflar arasında mutabakat bulunduğu kabul edilemez. Bu halde yapılan iş bedelinin işin yapıldığı ileri sürülen 2010 yılındaki mahalli piyasa rayıçleriyle ve BK'nın 366. maddesi hükmünce belirlenmesi gerekir. Mahkemece konusunda uzman teknik bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif yapılarak tesbit dosyasındaki olgularda değerlendirilmek suretiyle, davacının yapımını üstlendiği alçı sıva, saten ve … işlerinin işçilik bedelleri konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp varsa kanıtlanan ödemeler düşülerek, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye elverişli olmadığından kararın açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulması gerekmiştir

<![CDATA[T.C. Yargıtay

  1. Hukuk Dairesi
  Esas No:2016/2849 Karar No:2018/95
  1. Tarihi:18.1.2018
  Mahkemesi       :Asliye Hukuk Mahkemesi   Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:   – K A R A R –   Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup, yerel mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı, davalının yüklenicisi olduğu … Merkez … Evleri İnşaatının 45 dairesinde; alçı sıva, saten … işçiliğini taşeron olarak yaptığını, davalının 10 işçiden fazla işçi çalıştırma avantajından yararlanmak için kendisi ile yanında çalışan işçileri sigortalı gösterip bir kaç ay asgari ücretten maaş yatırdığını, oysa işçilerinin ücretlerinin daha yüksek olduğunu, hesap kesmek istediğinde davalının iş bedelini ödemeye yanaşmadığını, halen işçilerine 34.000,00 TL civarında borcunun olduğunu fazlaya dair hakkları saklı tutularak şimdilik 34.000,00 TL alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı cevap dilekçesinde; davacının, yapımını üstlendiği inşaatında yanında sigortalı işçisi olarak çalıştığını, diğer işçilerle birlikte yaptığı işlerde kalite düşüklüğü olduğundan iş sahibinden zamanında ödeme alamadığını, işten el çektirdiği davacının 1.142,92 TL ve yanındaki işçilerden …’in 1.112,94 TL, ‘un 595,24 TL, …’in 678,93 TL, …’ın 19,50 TL alacağı olduğunu, bu bedelleri ödemeyi önermesine rağmen kabul edilmediğini davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sırasında tanık olarak dinlenen işçiler beyanlarında; davacının, davalının taşeronu olarak aldığı işte, davacının yanında işçi olarak çalıştıklarını, davalının yaptıkları işin bedelini ödemekten kaçındığını, ücretlerini davacıdan aldıklarını bildirmişlerdir. Davalı İş Kanunu’nda düzenlenen bir takım sözleşmesinin mevcudiyetini yazılı delillerle kanıtlayamadığı gibi, cevap dilekçesindeki tevil yollu ikrarlarından; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı sabit olmakla birlikte, yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davalı eser sözleşmesinin varlığına karşı çıkmış olduğundan, iş bedeli konusunda taraflar arasında mutabakat bulunduğu kabul edilemez. Bu halde yapılan iş bedelinin işin yapıldığı ileri sürülen 2010 yılındaki mahalli piyasa rayıçleriyle ve BK’nın 366. maddesi hükmünce belirlenmesi gerekir. Mahkemece konusunda uzman teknik bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif yapılarak tesbit dosyasındaki olgularda değerlendirilmek suretiyle, davacının yapımını üstlendiği alçı sıva, saten ve … işlerinin işçilik bedelleri konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp varsa kanıtlanan ödemeler düşülerek, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye elverişli olmadığından kararın açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 18.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.]]>