idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin hesabında başlangıç tarihi olarak yazılı bildirimin esas alınacağı kurala bağlanmış olduğundan, subjektif işlemlere karşı açılacak idarî davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlayabilmesi için idarî işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesinin zorunlu olduğu, yasaklama kararlarının ilanı gereken düzenleyici işlem niteliği taşımadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının işlemi haricen 22.09.2012 tarihinde öğrendiği, dolayısıyla açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiği

ndan, subjektif işlemlere karşı açılacak idarî davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlayabilmesi için idarî işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesinin zorunlu olduğu, yasaklama kararlarının ilanı gereken düzenleyici işlem niteliği taşımadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının işlemi haricen 22.09.2012 tarihinde öğrendiği, dolayısıyla açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiği

Anayasa’nın 125. maddesinde ve 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinde, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin hesabında başlangıç tarihi olarak yazılı bildirimin esas alınacağı kurala bağlanmış olduğundan, subjektif işlemlere karşı açılacak idarî davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlayabilmesi için idarî işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesinin zorunlu olduğu, yasaklama kararlarının ilanı gereken düzenleyici işlem niteliği taşımadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının işlemi haricen 22.09.2012 tarihinde öğrendiği, dolayısıyla açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiği(Danıştay Kararından Alıntıdır)

Danıştay 13. Dairesinin 25.09.2009 tarih ve Esas No: 2008⁄14146, Karar No: 2009⁄8646 sayılı kararında, “Resmi Gazete’de ilan suretiyle tebliğin gerçekleşeceği” kabul edilmişken daha sonra içtihat değişikliğine gidilmiş olup, subjektif işlemlere karşı açılacak idarî davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlayabilmesi için idarî işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesinin zorunlu olduğu yaklaşımı benimsenmiştir.