yapılan genel kurulda, yeni yöneticilerin seçildiği, müteahhit ile yapılan sözleşmenin fesih edildiği, ancak fazla ödemeden dolayı müteahhite müraat edilip edilmediği veya alacak davası açılıp açılmadığının açıklanmadığı, zararın oluşması için fazla ödemenin müteahhitten tahsil edilmemesi gerektiği
Devamı...

yapmış oldukları kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine; davalılara intikal eden ve adlarına tescilli pay kayıtlarının iptaliyle payları oranında arsa sahipleri adlarına tapuya tesciline ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken; mahkemece, yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir
Devamı...

Somut olayda, mahkemece toplanan delillerin değerlendirilmesi sonucu davalı kooperatifin sözleşmenin feshinde haksız olduğunun kabulü isabetli olmuştur. Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre eser sözleşmesinin karşı tarafın kusuru ile (somut olayda davalı iş sahibi kooperatifin) feshi halinde kâr kaybının hesabında Borçlar Kanunu maddesinin yollamasıyla aynı Yasa’nın maddesi hükmünde öngörülen yöntemin uygulanması gerekir. Borçlar Kanunu maddesinin yollama yaptığı aynı Kanun’un maddesindeki yöntem “kesinti yöntemi”dir. Kesinti yöntemine göre yüklenicinin yapılmayan sözleşmekonusu işlerden ötürü mahrum kaldığı kârın hesaplanabilmesi için; yapılmayan işin sözleşmesinin feshi tarihindeki bedeli saptandıktan sonra, bu bedelden yüklenicinin işi tamamlamaması nedeniyle sağladığı tasarruf, bu süre içinde başka bir iş bulup çalışmışsa elde ettiği kâr, başka bir iş bulmaktan kasten kaçınmışsa kazanabileceği miktar tespit ettirilip, yapılmayan iş bedelinden çıkarmak suretiyle bulunan miktarın kâr kaybı olduğunun kabulüyle iş sahibi kooperatiften tahsiline karar vermek gerekir
Devamı...

kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan eksik iş bedeli talebi
Devamı...

Satış ve Devir Sözleşmesi ne istinaden, *ili dahilinde bulunan **işleten davacı şirket tarafından, 3213 sayılı Kanun un 30. maddesi gereğince ürün çıkarmak üzere 10 adet III. Grup Maden sahasına ihale yapılmasına ilişkin işlemlerin iptali istemli dava
Devamı...

Dava konusu somut olaya ilişkin olarak yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davalı iş sahibinin sözleşmenin feshinde haksız olduğu ve bu hususun dosya içeriği tüm kanıtlarla doğrulandığı açıklık kazanmıştır. Bu durumda davacı yüklenici sadece sözleşmede kararlaştırılan dönme cezasına hak kazanmıştır. Yerel mahkemece anılan dönme cezasına hükmedilmesi gerekirken talep edilen diğer kalemler iş bedeli ve kar kaybına da hükmedilmesi isabetli olmamıştır. Kararın açıklanan bu nedenlerle bozulması gerektiği görüş
Devamı...

Mahkemece yapılması gereken iş; davalı tarafından düzenlendiği anlaşılan ve dava defterlerinde kayıtlı bulunmayan faturaların 6100 sayılı HMK maddesi hükmü gereğince ibrazı sağlanmalı, ibraz edildiğinde davacı tarafın bu faturalara ilişkin beyanları alınmalı ve bundan sonra faturaların bilirkişi tarafından incelenmesi sağlanarak ek rapor düzenletilmeli ve alınacak ek raporda faturaların kabul edilebilir olup olmadığı, değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA
Devamı...

imzalanan ön sözleşmenin BK'nın …. maddesinde düzenlenen akit yapmak vaadi sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davacı kurum tarafından düzenlenen ve müvekkil tarafından imzalanan söz konusu ön sözleşmenin …. maddesinde her ne kadar tesislerin ikmalini müteakip yapılacak kat'i hesaplarla tespit edilecek olan kat'i bedeller geri ödemeye esas olacaktır ibaresi yer alsa da davacı kurum tek taraflı olarak herhangi bir yöntemi açık bir şekilde belirtmeden maliyetleri belirleyemeyeceğini, ön sözleşmenin …. maddesine eklenen ibarenin hukuka aykırı olduğunu, kanuna açıkça aykırı sözleşmeyapılamayacağından ilgili maddenin ekinin geçerliliğinden bahsedilemeyeceğini, ön sözleşmenin …. maddesinde bedelin faizsiz ödeneceği
Devamı...

Asıl ve birleşen davalar, eser sözleşmesi uyarınca iş bedelinden kalan alacak ile sözleşmenin haksız feshi nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın, kâr mahrumiyetinin tahsiline karar verilmesi istemleri
Devamı...

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fazla imalât nedeniyle doğan alacağın tahsili talebinden ibarettir. Davacı yüklenici, davalı ise; iş sahibidir. Davacı yüklenici şirket vekili, davalı şirket ile davacı şirket arasında düzenlenen ..Mahallesi … ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde akaryakıt ve LPG satış istasyonu yapımı konusunda anlaşmaya varıldığını, iş bedelinin KDV hariç, 1.230.000,00 TL olarak belirlendiğini ve sözleşmede bulunmayan ve önceden tahmin edilmeyen bazı ilave işlerin çıktığını ve bu işlerin birim fiyat üzerinden yapımı konusunda anlaşmaya varıldığını, inşaat alanının kın arttığını, 7.000 m2'lik bir iş alanı artışı olduğunu, ilave işler için hakediş düzenlendiğini ve bu hakedişlerin iş sahibince kabul edilmeyerek ödenmediği
Devamı...

alacaklı borcun yerine getirilmesini (ifayı) ve gecikme tazminatını zamanaşımı içerisinde isteyebilir davacı olan alacaklı, bu seçimlik hakkını kullanmadığı takdirde, sözleşmenin yerine getirilmesini ve tazminat istediği yolunda bir karinenin varlığı kabul edilir. Bu karinenin dayanağı da yüklenicinin özen borcu dur. Eser sözleşmelerinde yüklenici, kural olarak, işin görüşülmesi ve tesliminde işçiye göre daha yüksek özen göstermelidir . Yüklenici bir işi üstlenirken, kendi bilgisinin, uzmanlığının ve parasal gücünün o iş için yeterli olduğunu iyice tartmak ve bunlar yetersiz ise sözleşmeyi  yapmaktan kaçınmak zorundadır. Aksi halde özen borcuna aykırı davranış olur ve borçlu bundan sorumlu tutulur. Özen borcu, işin teslimine kadar devam eder ,Yüklenicinin bu sorumluluğunun bulunması nedeniyle iş sahibi fesih hakkını kullanmaması nedeniyle zararın artmasına sebep olmakla kusurlu kabul edilemez.
Devamı...

Taraflar arasındaki sözleşme kararlaştırıldığı tarihte yürürlükte bulunan  BK'nın ve devamı maddelerinde öngörülen eser sözleşmesi niteliğindedir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Eser sözleşmesinin yazılı olması sıhhat şartı olmayıp, sözlü eser sözleşmesi düzenlenmesi mümkündür. Ne var ki, sözleşmenin bedeli konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Taraflar eserin bedeli konusunda uyuşamamışlar, davacı eserin götürü bedelle yapıldığını kanıtlayamamıştır. Bu durumda iş bedelinin  BK'nın  maddesi uyarınca eserin yapıldığı tarihteki piyasa fiyatlarıyla hesaplanması gerekmektedir. Bu nedenlerle mahkemece bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılmalı, yapılan işlerin yapıldığı tarihteki piyasa fiyatları ile iş bedeli hesaplanmalı, bundan davacı tarafın ispatladığı ödemiş olduğu bedel mahsup edilmeli ve asıl ve karşı dava karara bağlanmalıdır. Bu doğrultuda araştırma yapılmadan yüklenici tarafından tek taraflı düzenlenen hakedişlere bağlı kalınarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur
Devamı...

Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında, ek sözleşme ile getirilen düzenlemelerin iş bedelinin hesabında birim fiyat esasından vazgeçildiği ve götürü ücretle iş bedelinin belirlendiği şeklinde kabul edilmesinden sonra, iki alternatif sunulmuş; birinci alternatifte ek sözleşmede götürü bedelin kabul edilmiş olmasına rağmen birim fiyatlarla hakedişlerin ödenmesine devam edilmiş olmasının ek sözleşmenin bu hükmünün örtülü olarak kaldırıldığı; ikinci alternatifte ise, iş bedelinin götürü olarak kararlaştırıldığından yüklenici tarafından taşerona fazla ödeme yapıldığı şeklinde yorumlanmışsa da, her iki değerlendirmenin de yukarıda gösterilen esaslar dairesinde sözleşmeleri doğru bir şekilde nitelendirdiği kabul edilemez.
Devamı...

Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4. maddesinde, taşeronun iş bedelinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı birim fiyatlarına %5 eklenmesi suretiyle belirleneceğinin; 6. maddesinde, işin teslim süresi içerisinde iş sahibi kooperatifin iş bedelinin %95'ine tekabül eden kısmı ödemekle yükümlü olduğunun; 9. maddesinde, taşerona sözleşmede gösterilen formüle göre fiyat farkı verileceği ancak ayrıca malzeme fiyat farkı verilmeyeceğinin;14. maddesinde, tarafların akdi yükümlülüklerini yerine getirmeleri halinde sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilemeyeceği, aksi halde karşı tarafa inşaat nihai maliyetinin %10'u oranında tazminat ödemesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır
Devamı...

protokolün münhasıran tapuda pay devri yapılmasını içermediğinden, sözleşmenin 11. maddesinde cezai şartın para veya taşınmaz olarak ödeneceği kararlaştırılmış ise de bu ödemenin seçimlik olup münhasıran tapuda pay devrini zorunlu kılmadığından protokolün şekil yönünden geçerli kabul edilmesinde, ayrıca asıl davada yapılan işin fiziki seviyesinin götürü bedele oranlanması suretiyle hesaplanan 2.976.000 $ iş bedelinin hüküm altına alınmasında ve birleşen davanın reddinde isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir
Devamı...

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir
Devamı...

davacı şirket ile davalı arasında akdî ilişkinin varlığı usulünce kanıtlanamamış olup, HMK'nın 200. madde hükümlerine aykırı olarak dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına ve alınan bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle akdî ilişkinin kurulduğu kabul edilerek, davalının sorumluluğuna hükmetmek doğru olmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; akdî ilişkinin kurulduğunun ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar vermekten ibaret olmalıdır. Akdî ilişkinin kurulduğu usulünce kanıtlanamadığı halde, hukuken nazara alınması mümkün olmayan tanık beyanlarına dayalı olarak ihale dışında işlerin davacıya yaptırıldığının kabul edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, verilen kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Devamı...

Davacı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davalı idarenin sözlü talimatları üzerine işin yapılıp teslim edildiğini belirterek iş bedelinin tahsilini talep etmiş; davalı idare ise, davacı yükleniciden bu işlerin yapılmasının istenilmediğini, davacı yüklenicinin iddia ettiği işlerin ihalekapsamında kendisine verilen işler olup bedelinin ödendiğini, başkaca alacağı kalmadığı
Devamı...

Özelleştirme, imar planı değişikliği, ihale komisyonu kararının onaylanmasına ilişkin ÖYK kararı
Devamı...

özelleştirme, ihale, geçici teminatın irat kaydışartname düzenlemeleri bir arada değerlendirildiğinde, özelleştirme işlemine konu taşınmazlar için ihalenin yapıldığı tarih ile davacının sözleşmeyi imzalaması için davet edildiği tarih arasında ekonomik şartlar bakımından farklılıklar bulunduğu, dolar kurunda yükseliş meydana geldiği görülmekle birlikte, davacının ihale şartnamesinin düzenlemelerini kabul ederek, ABD Doları bazında oluşabilecek ekonomik verilerin her zaman değişebileceği riskini göze alarak, ihalede dolar bazında teklif sunduğu ve teklifi ile bağlı olduğu dikkate alındığında, üçüncü sırada en yüksek teklifi veren ve basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davacının geçici teminatının iadesi istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Devamı...

özelleştirme, imar planı değişikliği, sözleşme imzalamaktan imtina,İhaleye konu Şartname'de, özelleştirmeye konu alanın imar planına ilişkin bir dava açılması ve bu davada yürütmenin durdurulması veya iptal kararı verilmesi hâlinde, alıcının talebine bağlı olarak sözleşme imzalamaktan vazgeçilebileceği ve bu durumda teminatın iade edileceği düzenlemesine yer verilerek alıcılara bu hususta sözleşme imzalamadan vazgeçilmesi hâlinde teminatın iade edileceğine ilişkin güvence verilmiştir. Her ne kadar davalı idare tarafından davacıların sözleşme imzalamaktan vazgeçme hakkının İdari Dava Daireleri Kurulu'nun itirazın kabulü kararından sonra kullanıldığı gerekçesiyle teminatın irat kaydedildiği iddia edilmekte ise de, imar planlarına karşı açılan davada verilen yürütmenin durdurulması kararının davacılar tarafından haricen öğrenilmesi üzerine, davacıların idareden ek süre talebinde bulunarak sözleşmeyi imzalamama iradesi gösterdikleri, Danıştay Altıncı Dairesi'nce verilen yürütmenin durdurulması kararına yapılan itirazın kabulü kararının ise yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği belirtilerek verildiği ve dava sürecinin devam ettiği ileri sürülerek sözleşmeyi imzalamaktan vazgeçerek teminatın iadesini talep ettikleri hususları birlikte değerlendirildiğinde, Şartname uyarınca imar planına karşı açılan davada yürütmenin durdurulması kararı verilmesi nedeniyle davacılara verilmiş olan "vazgeçme hakkının" kullanımının kısıtlanamayacağı açıktır.
Devamı...

 özelleştirmeye konu taşınmazların ekspertiz değeri (proje geliştirme) yönteminin uygulanmasıyla bulunan değeri, ihaleye katılım, ihalede teklif edilen bedel ve ihale süreci birlikte değerlendirildiğinde, yukarıda anılan yasal düzenlemelere uygun olarak yapılan ihalede ve ihale sürecinin tamamlanmasına ilişkin dava konusu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kararında hukuka aykırı bir yön bulunmamıştır.Öte yandan, davacı tarafından, davaya konu taşınmaz üzerinde, gar binası, belediye tarafından kullanılan ambar,  çalışanlarının konakladığı misafirhane binası bulunduğu, bu yapıların tarihi, kültürel değer taşıdığı ve taşınmazların ihtiyaç fazlası olmadığı iddia edilmiş ise de; davaya konu taşınmazların işletmecilik fazlası olarak  Yönetim Kurulu kararıyla değerlendirilmesine karar verildiği, tanıtım dokümanında ve değer tespit raporunda davaya konu taşınmazların boş olduğunun belirtildiği, tanıtım dokümanı ekinde yer alan fotoğraflarda da taşınmazların üzerinde herhangi bir yapı olmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde bu yönüyle de bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Devamı...

taşınmazın satışına ilişkin ihale komisyonu kararının, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun onayına sunulup, Kurul'un oybirliğiyle alacağı karardan sonra kesinleşeceği dikkate alındığında, özelleştirme uygulamalarında yetkili tek karar organı olan Kurul'un oybirliğiyle karar alamaması nedeniyle ihale komisyonu kararı kesinleşmediğinden, 4046 sayılı Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ihalenin iptaline karar verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Devamı...

eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama
Devamı...

park vasıflı taşınmazın, 10 yıl süre ile davacıya kiralanmasına sayılı sözleşmenin feshedilmesine ilişkin   işleminin iptali istemiyle açılan davada; "…davalı idarece "sözleşmeye aykırı kullanım" veya "kira ilişkisinin devamının kendisi için çekilmez hale getiren önemli sebeplerin varlığı" hallerine dayanılarak resen ve derhal fesih hakkı kullanılarak sözleşme feshedilmeden ya da yine bu sebeplere dayanarak adli yargıda sözleşmenin feshi davası açılmadan doğrudan sözleşmenin feshedilmesi hukuka uygun bulunmamıştır. Öte yandan Kira Sözleşmesinin 7.maddesinde belirlenen, "kira sözleşmesinin onay tarihinden itibaren 3 ay içerisinde proje hazırlatılarak encümen onayına sunulacağı, onay tarihinden itibaren 6 ay içerisinde kullanıma hazır edileceği, süre uzatım yetkisinin encümende bulunduğu" maddesine aykırılık nedeni ile sözleşmenin feshedildiği iddia edilmiş ise de; bu aykırılık Borçlar Kanununun 316.maddesinde düzenlenen "sözleşmeye aykırı kullanım" niteliğinde olmayıp, "sözleşmenin ihlali" niteliğindedir. Bu nedenle, Borçlar Kanununda belirlenen nedenlere dayanılmadan sözleşmenin doğrudan feshedilebilmesi
Devamı...

ESER SÖZLEŞMESİNE DAYALI İŞ BEDELİNİN ÖDENMESİ,KESİN TEMİNATLARIN NAKDE ÇEVRİLMEMESİ İÇİN İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİ İSTEMİ, Ayıplı Olduğu Anlaşılan İmalatı Davalı İş Sahibinin Kabule Zorlanamayacağı – Eser Sözleşmesine Dayalı İş Bedelinin Ödenmesi
Devamı...

kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında ayıplı imalâtın giderim bedelinin tahsili istemiyle açılmıştır. Sonradan ortaya çıktığı iddiasıyla gizli ayıbın varlığına dayanılarak eldeki dava açıldığından ve önceki davada gizli ayıba ilişkin inceleme yapılmadığından, inşaatın uzman bilirkişilere incelettirilerek, gerektiğinde karot deneyleri de yaptırılmak suretiyle, varsa gizli ayıbın ve giderim bedelinin saptanması, makul sürede bunların ihbar edilip-edilmediğinin üzerinde durulması, sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Devamı...

yapılmış olan eser sözleşmesinde işin kalitesi ve işyeri disiplini amacıyla bir kısım hükümlerin yer alması, inşaat sahipliği dışında asıl işverenlik sıfatını doğuracak, işi alanın bağımsız işveren kimliğini ortadan kaldıracak bir etmen olmayıp, anılan sözleşmenin, Borçlar Yasası’nın 356 vd. maddeleri doğrultusunda müteahhide yüklenen sorumluluğun doğal bir sonucu olarak, sözleşme hükümlerinin proje ve teknik şartnameye uygunluğunun saptanabilmesi amacına yönelik olduklarının kabulü zorunludur. Tesisin tamamının bir tek işverene ihale edilmemesi
Devamı...

sözleşme ile daire satın aldığını, ancak sonr…n tüm davalıların el ve işbirliği içerisinde yaptıkları anlaşmalarla yüklenici … Ltd. Şti.'nin arsa sahibi … ile olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin iptal edilerek aynı gün aynı saatte ve aynı koşullarda davalı …'ın davalı … Yapı Ltd. Şti. ile sözleşme imzaladığını, her iki şirket arasında da fiili birlikteliğin sözleşmenin iptalinden önce ve sonrasında da devam ettiğini, kendisinin dairesine kavuşmasının engellenmeye çalışıldığını ileri sürerek temlik ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde rayiç bedelinin, bu da olmaz ise ödediği bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Devamı...

126 adet dubleks ve tripleks villaların kaba inşaatlarının yapımına ilişkin sözleşme düzenlendiği, bu sözleşmede açık ve kapalı alanların brüt olarak değerlendirilip hak edişlere esas olan alanın 149 m2 olarak kabul edildiği, daha sonra 130 dubleks konut için ince  işler-alt yapı-istinat duvarları yapımı işleri ile ilgili sözleşme düzenlendiği, bu sözleşmelerden sonra fiyat farklarını, ara hak edişlerin ödenmelerini düzenleyen yeni sözleşmelerin yapıldığı, arada birleşen davada karşı dava açılarak iptâli istenen sözleşmenin düzenlenmesinden sonra da ana ve ek sözleşmelerle inşaattaki değişik imalâtların yapımlarının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Devamı...

Bina Yapımı ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin Gelir Vergisi Kanunu'nun 42'nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi
Devamı...

ESER SÖZLEŞMESİ ( Ticari İş Sayıldığı – Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklardan Avans Faizi İstenebileceği
Devamı...

ESER SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN FİYAT FARKI ALACAĞI ( Reeskont Faizi Uygulanması Talep Edildiği – T.T.K.nın 12/1. Md.sine Göre Her Çeşit İmal ve İnşaat İşleri Ticari İşlerden Olduğundan 3095 S. Yasa’nın 2. Md. Gereğince Davacı Avans Faizi İsteme Hakkını Haiz Olduğu )
Devamı...

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan, sözleşmeye aykırı olarak ayıplı imâl edilen eserden dolayı oluşan hazine zararı alacak istemi
Devamı...

Kat karşılığı yapılan inşaatta arsa karşılığı arsa sahibine verilen ve müteahhit tarafından işletmeden çekilen bağımsız bölümlerle İlgili Olarak VUK, KDV ve GVK kapsamında yapılması gerekenler özelge
Devamı...

Kooperatifin arsa karşılığı sahip olduğu dairelerin satılması nedeniyle elde ettiği kazancının vergilendirilmesi hakkında
Devamı...

Kat Karşılığı Alınan Dairelerin Satışında Vergilendirme
Devamı...

 taşınmazın .. Belediye Encümeni'nin … tarih ve 2346 sayılı kararı ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca Kat Karşılığı olarak ihale edildiği davacı kurum tarafından, ihale edilen taşınmazda yapılacak olan işyerlerinden davalı … Belediye Başkanlığına kalacak olan bağımsız bölümlerin teslim tarihi olan … tarihinde teslim edilmediği gerekçesiyle, Noter huzurunda imzalanan sözleşmenin Gecikme Cezası başlıklı 18. maddesinde yer alan; ''Belediyeye vermeyi taahhüt ettiği bağımsız bölümleri ortak alanlar ile birlikte süresi içerisinde teslim etmez ise belediyeye vermeyi taahhüt ettiği her bağımsız bölüm için o bölgede belediye encümenince tespit edilecek kira tazminatını her ay belediyeye yatıracaktır'' hükmü konulu dava
Devamı...

arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 3. maddesinde arsa sahibine verilecek 4 adet bağımsız bölüm belirtildikten sonra, fark olarak arsa sahibinden 10.000 Euro alınacağı, ayrıca 4.000 Euro da elektrik, su abonman, mesken giderleri olarak alınacağı düzenlenmiş, 4. maddesinde ise tüm tapu masrafları, iskan harçlarının yüklenici tarafından karşılanacağı belirtilmiş, ardından arsa sahibine isabet eden dairelerle ilgili elektrik, doğalgaz ve su sayaçları bedelleri ile depozito, abonman ve mesken harçlarını üstlenici firmanın ödeyeceği hükme bağlanmıştır. Sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen 10.000 Euro farkın yargılama sırasında davacı tarafından davalı yüklenici şirkete ödendiği anlaşılmaktadır. Yine sözleşmede 4.000 Euro elektrik, su abonman ve mesken giderleri olarak belirtilen giderin ise, sözleşme bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı arsa sahibi tarafından yükleniciye ödenmesi, belirtilen masrafların bu miktar içerisinden yüklenici tarafından harcanması gereken maktu bir bedel olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, şayet bu miktarın dışında bir harcama yapılması halinde, sözleşmenin 4. maddesi metni karşısında, yüklenicinin arsa sahiplerinden fazladan yapılan bu harcama ile ilgili bir talepte bulunamayacağının kabulü gerekir. Mahkemece sözleşme hükümleri yanlış yorumlanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. … Mahkemece yapılacak iş, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 81. maddesinde düzenlenen “birlikte ifa” kuralı gereğince, davacı arsa sahibine süre verilerek, sözleşme gereği kendi edimi olan 4.000 Euro abonelik bedelini mahkeme veznesine depo etmek suretiyle edimini ifa etmesi istenerek; sonucuna göre, bu bedeli depo ettiği takdirde ıslahla artırılan miktara faiz işletilmeyeceği de gözetilerek şimdiki gibi karar vermek, depo edilmediği takdirde ise, kendi edimini yerine getirmeyenin karşı edimi talep edemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar vermekten ibaret olmalıdır. … Bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. …
Devamı...

arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 15 ve sözleşmenin teknik şartlar bölümünün 22. maddelerinde yükleniciye verilecek dairelerin hangi şartlarda devredileceğinin kararlaştırıldığı, buna göre, inşaatın beşinci katının betonu atıldıktan sonra bir dairenin satışının verileceğinin, kalan dairelerin tapusunun ise yüklenicinin sözleşmede taahhüt ettiği bütün şartları noksansız yerine getirip inşaatı bitirdiğinde arsa sahibi tarafından devredileceğinin kararlaştırıldığı, bu durumda bir daire hariç inşaatın tümüyle bitirilmesinden sonra yüklenicinin bağımsız bölümlerin tapusunu talep edebileceği, yapılan yargılama sonucunda, yüklenicinin dava açılmadan önce üç dairenin tapusunu aldığı, ancak inşaatı tümüyle bitirmediği ve eksik iş bulunduğu tespit edildiğine göre, davalının tapu devri yapmamasının haklı olduğunun anlaşıldığı ve bu doğrultuda harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığı halde de asıl davada yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı, diğer yandan, sözleşmenin 5. maddesinde, inşaat süresinin ruhsat tarihinden itibaren başlamasının kararlaştırılmış olmasına göre, sözleşme gereğince alınması gereken veya alınmış ilk ruhsat tarihinin araştırılarak, tespit edilen tarihten itibaren teslimi gereken tarihin saptanıp, arsa sahibine ait bağımsız bölümlerin tesliminde gecikme olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile son yapı ruhsat tarihinden itibaren sürenin hesaplanarak karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek, asıl davada davalı-karşı davada davacı yararına bozulmuştur…. birinci bendi ile reddedilmiş ise de, taraf vekillerinin, asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi suretiyle asıl davaya yönelik onama kararı verilmiş olmayıp, asıl davada davalı yararına vekalet ücretine yönelik bozma yapılmış ve bozmaya uyularak karar verilmiştir. Temyize konu edilip, bozma kapsamı dışında bırakılan hususlarda diğer taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşur ise de, hükmün henüz tüm taraflar yönünden kesinleşmiş olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemece, usuli kazanılmış haklar gözetilerek ilk kararda hüküm altına alınan yargılama giderleri ve harç yönünden ilk karar gibi hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı olarak bu hususları da kapsar şekilde, asıl davada verilen kararın kesinleştiğinin kabulü doğru olmamış, sonuçları değişmemekle birlikte hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. … Gecikme tazminatı kural olarak sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinden, eserin eksiksiz ve ayıpsız olarak sözleşmeye uygun biçimde teslim edildiği tarihe kadar ya da arsa sahibinin sözleşmedeki teslim tarihinden önce bağımsız bölümü fiilen kullanmaya başladığı veya üçüncü kişiye kiraya verdiği ya da sattığı tarihe kadar istenebilir…. Karşı davada davalı yüklenici tarafından karşı davaya cevap dilekçesinde, inşaatın zamanında tamamlandığı ve arsa sahiplerine teslim edildiği savunulmuş olup, delil listesinde de tanık deliline dayanılmıştır.Davalı yüklenici teslim olgusunu tanık dahil her türlü delille kanıtlayabileceğinden, davalı vekilinden tanıklarının isim ve adresleri sorulup, beyanları alındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır..
Devamı...

asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan tapu paylarına hak kazanabilmesi için inşaatı sözleşmesine, plan ve projesi ile imar mevzuatına uygun bir şekilde tamamlaması gerektiği, taraflar arasındaki 04.05.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 15 ve sözleşmenin teknik şartlar bölümünün 22. maddelerinde yükleniciye verilecek dairelerin hangi şartlarda devredileceğinin kararlaştırıldığı, buna göre, inşaatın beşinci katının betonu atıldıktan sonra bir dairenin satışının verileceğinin, kalan dairelerin tapusunun ise yüklenicinin sözleşmede taahhüt ettiği bütün şartları noksansız yerine getirip inşaatı bitirdiğinde arsa sahibi tarafından devredileceğinin kararlaştırıldığı, bu durumda bir daire hariç inşaatın tümüyle bitirilmesinden sonra yüklenicinin bağımsız bölümlerin tapusunu talep edebileceği, yapılan yargılama sonucunda, yüklenicinin dava açılmadan önce üç dairenin tapusunu aldığı, ancak inşaatı tümüyle bitirmediği ve eksik iş bulunduğu tespit edildiğine göre, davalının tapu devri yapmamasının haklı olduğunun anlaşıldığı ve bu doğrultuda harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığı halde de asıl davada yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı, diğer yandan, sözleşmenin 5. maddesinde, inşaat süresinin ruhsat tarihinden itibaren başlamasının kararlaştırılmış olmasına göre, sözleşme gereğince alınması gereken veya alınmış ilk ruhsat tarihinin araştırılarak, tespit edilen tarihten itibaren teslimi gereken tarihin saptanıp, arsa sahibine ait bağımsız bölümlerin tesliminde gecikme olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile son yapı ruhsat tarihinden itibaren sürenin hesaplanarak karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek, asıl davada davalı-karşı davada davacı yararına bozulmuştur…. birinci bendi ile reddedilmiş ise de, taraf vekillerinin, asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi suretiyle asıl davaya yönelik onama kararı verilmiş olmayıp, asıl davada davalı yararına vekalet ücretine yönelik bozma yapılmış ve bozmaya uyularak karar verilmiştir. Temyize konu edilip, bozma kapsamı dışında bırakılan hususlarda diğer taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşur ise de, hükmün henüz tüm taraflar yönünden kesinleşmiş olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemece, usuli kazanılmış haklar gözetilerek ilk kararda hüküm altına alınan yargılama giderleri ve harç yönünden ilk karar gibi hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı olarak bu hususları da kapsar şekilde, asıl davada verilen kararın kesinleştiğinin kabulü doğru olmamış, sonuçları değişmemekle birlikte hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. … Gecikme tazminatı kural olarak sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinden, eserin eksiksiz ve ayıpsız olarak sözleşmeye uygun biçimde teslim edildiği tarihe kadar ya da arsa sahibinin sözleşmedeki teslim tarihinden önce bağımsız bölümü fiilen kullanmaya başladığı veya üçüncü kişiye kiraya verdiği ya da sattığı tarihe kadar istenebilir…. Karşı davada davalı yüklenici tarafından karşı davaya cevap dilekçesinde, inşaatın zamanında tamamlandığı ve arsa sahiplerine teslim edildiği savunulmuş olup, delil listesinde de tanık deliline dayanılmıştır.Davalı yüklenici teslim olgusunu tanık dahil her türlü delille kanıtlayabileceğinden, davalı vekilinden tanıklarının isim ve adresleri sorulup, beyanları alındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır….
Devamı...

davacı vekilinden tapu iptali ve tescil talebinin dayanağının ne olduğu, sözleşmenin geriye ya da ileriye etkili fesih olup olmadığı, sözleşmenin ayakta kalmasını isteyip istemediği hususunda açıklama alınması, davacıdan talebinin dayanağı olan yüklenici ile yapıldığı anlaşılan arsa payı karşığı inşaat sözleşmesi ve bu doğrultuda verildiği ileri sürülen vekaletnameye ilişkin bilgiler sorulup, varsa dosyaya sunulması sağlandıktan sonra, dava konusu taşınmazın ilk tesis tarihinden itibaren tüm tedavüllerini içerir tapu kaydı istenip, taşınmazın tapu kaydında Ş.. Ş..'e kayyım tayin edildiğine dair yer alan şerhin devam edip etmediği üzerinde de durularak, davacı vekilinin yapacağı açıklamaya göre belirlenecek uyuşmazlığın esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…. Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK'nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK'nın 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur….
Devamı...

araflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılardan … gelmiş, diğer taraflardan gelen olmadığından, onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacı yükleniciye düşen 5 adet bağımsız bölümün tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. … e-Sözleşmedeki taahhütlerin tümü yerine getirilince geri kalan %10'u kooperatife devredilecektir." şeklindedir. İş bu davada talep edilen 5 adet daire, sözleşmenin 9/e maddesinde düzenlenen son %10'luk kısma ilişkindir. Dosya kapsamından işbu davada talep edilen kısımdan bir önceki aşamaya ilişkin oturma raporunun dahi yargılama aşamasında alındığı, arsa sahipleri tarafından eksik ve ayıplı işler ve gecikme tazminatına ilişkin alacaklarının tahsili amacıyla açılan Karşıyaka …. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … E. sayılı davanın ve yine yüklenici tarafından açılan fazla imalat bedelinin tahsili istemine ilişkin aynı mahkemenin … E. sayılı davanın henüz kesinleşmemiş oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu davada arsa sahipleri lehine hüküm altına alınacak miktarların bu aşamada hesaplanması mümkün değildir. Bu nedenle bu davaların sonucunun beklenmesi, kesinleşmeleri durumunda dikkate alınmaları, bozulmaları durumunda ise, birleştirilerek, yüklenicinin edimlerini ifa ettiği oranda hak talep edebileceği nazara alınmak suretiyle, birlikte ifa hususuda gözden kaçırılmadan bir karar verilmelidir. Bu husus dikkate alınmadan eksik incelemeye dayalı, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. …
Devamı...

davada yüklenici, taşeron ve arsa sahiplerince 7256 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tümünün adına tescilini istemiştir. Mahkemece, taşeron hakkındaki dava pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmiş, arsa sahipleri aleyhine açılan davada ise, A ve B bloklardaki tüm bağımsız bölümlerin , B blok zemin kattaki 6B giriş 1 numaralı işyeri ile C blok 29 ve 30 numaralı bağımsız bölümlerin tapularının iptali ve yüklenici kooperatif adına tesciline karar verilmiştir. Oysa, yüklenici ve arsa sahipleri arasındaki sözleşmede B blok'tan bir kısım bağımsız bölümlerin arsa sahibine ait olacağı kararlaştırılmıştır. Hal böyle iken, sözleşmeye aykırı şekilde B bloğun tümüyle yüklenici kooperatif adına tesciline hükmedilmesi, ayrıca 6B giriş 1 numaralı işyeri arsa sahibine ait olduğu halde yüklenici kooperatif adına tescili hatalı olmuştur. Keza, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde aşamalı ferağ kararlaştırılmasına ve yapı kullanma izin belgesi alınma şartı bulunmasına rağmen bu hükümlere göre inceleme yapılmaksızın gelinen aşama tespit edilmeden ve henüz yapı kullanma izin belgesi alınmadığı gözden kaçırılarak, tüm bölümlerin tesciline karar verilmesi de yerinde görülmemiştir….
Devamı...

arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, mahkeme veznesine depo edilen 234.256,99 TL'nin karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine ve nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin …. tarih ve … E., …. K. sayılı ilamıyla, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, davalı vekilinin, hükme esas alınan bilirkişi raporunda imalat bedelinin hesap şekli ile teknik nitelikteki itirazları konusunda, bilirkişiden açıklama ve ek rapor alınmadığı gibi, gerekçeli kararda da bu itirazların karşılanmadığı, bu durumda, davalı vekilinin itirazlarını karşılayacak açıklamalı, denetime elverişli ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, kabul şekli itibariyle de, depo ettirilen meblağın karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesi koşulu ile tescile hükmedilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesinin doğru olmadığı, öte yandan, taşınmaz üzerine yapılan inşaat imalat bedelinin borçlusu davacı olmasına ve fesih kararının depo kararının yerine getirilmesine bağlı olmasına göre, depo edilen tutar üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının hüküm fıkrasında davacıdan alınmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin de hatalı olduğu belirtilmiştir. …
Devamı...

 arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşaatın 18 ayda bitirilip genel iskanı alınarak .. tarihinde teslimi gerekirken .. tarihinde teslim edildiğini ileri sürerek, 3.500,00 TL kira tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. … Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kira tazminatı isteğine ilişkindir. … Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/e maddesinde, tüketici “bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre yasa, hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Başka bir deyişle, yasada dar kapsamlı mal ve hizmet ilişkileri, olağan tüketim işleri kapsama alınmıştır. Aksinin düşünülmesi halinde üst düzey teknolojiyle gerçekleştirilen eser sözleşmesi ilişkilerinin dahi yasa kapsamında kaldığının ve bunlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların da yasanın amacına rağmen Tüketici Mahkemelerinde bakılması gerekeceğinin kabulü icap eder. Bundan dolayı somut olayda olduğu gibi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir. Nitekim, aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun ..gün ve ..K. sayılı kararında da açıklanmış bulunmaktadır…. Bu durumda mahkemece, davaya genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılarak uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi doğru olmamıştır….
Devamı...

4077 sayılı Kanun'da tüketici işlemi, mal ve hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem olarak tanımlandığı halde, 6502 sayılı Kanun ile, tüketici işlemi kavramının kapsamı genişletilmiştir. Buna göre tüketici işlemi; "…, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade …." şeklinde yeniden tanımlanmıştır. (6502 s.K.m.3/l) Bu değişikliğe ilişkin 6502 sayılı Kanun'un gerekçesinde ayrıntılı bir açıklama yapılmamış,"Böylece uygulamada ortaya çıkan ve tüketici sözleşmelerinin kapsamının daraltan yorumların da önüne geçilmiş olacaktır." denilmekle yetinilmiştir…. Her ne kadar 6502 sayılı Yasa'nın 3/l bendi ile tüketici işlemi kapsamına … sözleşmeleri alınmışsa da, somut olayda olduğu gibi arsasına karşılık bağımsız bölüm alacak olan arsa sahibinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinden sözedilemeyeceği, amacının salt kişisel ihtiyaçları için kullanma, tüketme amacını aştığı, Yasa'nın 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Bünyesinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesi olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek değildir. Güdülen amaç, arsasının değerlenmesini sağlayacak yapının arsa üzerine yapılması ve edinilecek daireleri satma veyahut kiraya verme sureti ile değerlendirmektir. Bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü işbu ticari saikinin, 6502 sayılı Yasa'da tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Yasa'nın amacı, kapsamı, 3. maddesindeki tanımlar bütün olarak okunup değerlendirildiğinde ve taraflar arasındaki sözleşmeye konu işin, üst düzey teknoloji ile gerçekleştirilmesi, kapsamı ve karmaşıklığı da dikkate alındığında Yasa koyucunun, salt kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikteki (kullanacağı evi için dolap yaptırmak, badana-boya yaptırmak, şahsi aracını tamir ettirmek…vb.gibi) dar kapsamlı olağan tüketim işlemini konu alan … sözleşmelerini, 6502 sayılı Yasa'nın 3/l maddesi kapsamına aldığı ve Tüketici Mahkemeleri'nce bakılmasını öngördüğünün kabulü icap …. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin kapsamı, karmaşalığı ve üst düzey teknolojisi gerektirmesi karşısında, bu davaların; dilekçelerin verilmesi, tahkikat ve hüküm aşamaları yönünden daha kısa ve basit şekilde sonuçlandırılmasında yarar görülen basit yargılama usulüne tabi tutulmasının sakıncaları da gözardı edilmemelidir. … Bu durumda mahkemece, somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olmadığı, davalı yüklenici tacir olup, arsa sahibi davacının tacir olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde TBK'nın 470 vd. maddelerine atıf yapılmadığından davanın mutlak ticari dava niteliğinin de bulunmadığı gözetilerek uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi'nin görevi kapsamında kaldığının kabulü doğru olmamıştır….
Devamı...

davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini tebdil edebileceği kabul edilmiştir…. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Islah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vaki olan, dava konusu veya istem sonucunun değiştirilebilmesi imkânını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir…. Somut olayda, mahkemece, ıslahla kastedilenin dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı; bu bağlamda sadece sözleşmenin feshi ve maddi tazminatın ve kira bedelinin tahsili hakkında açılmış davada ıslah harcı yatırılmak ve ıslah talebi olduğu belirtilmek suretiyle başta dava edilmeyen “gecikme tazminatı” talebiyle verilen dilekçedeki istemin hukuken “ıslah” olarak kabulüne olanak bulunmadığı, bu yolla ayrı bir dava konusu teşkil eden unsurların mevcut davaya ıslah yoluyla dahil edilemeyeceği gerekçesiyle, gecikme tazminatına ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken, sonradan verilen dilekçeyle dava konusu edilmek istenen gecikme tazminatı hakkında ayrı bir dava varmış gibi hüküm kurulması doğru olmamıştır. …
Devamı...

arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını ancak davalı yüklenicilerin hisseli inşaat faaliyetinde bulunmadıklarını, sözleşme tarihinden yaklaşık 6 ay sonra davalı yüklenici …'in müvekkillerinin yerine gelen diğer yüklenici davalının ise devam etmeyeceğini, ortaklıklarının son bulduğunu, işlerine devam etmek için yeni bir sözleşme yapmak istediğini ifade ettiğini ve müvekkilleri ile davalı … arasında 07.09.2006 tarih 20436 yevmiye numaralı yeni bir sözleşme imzalandığını, her iki sözleşmede içeriğinin aynı olduğunu, ikinci sözleşmede ilk sözleşmeye bir atıf yapılmadığını, bu sözleşmenin taraflar arasında zımni olarak yok sayıldığını ancak sözleşmenin resmi olarak geçerli olduğunu, davalı …'in ikinci sözleşme uyarınca inşaatı büyük oranda tamamladığını, sadece iskân belgesi alınmadığını ve bazı eksiklikleri olduğunu bu nedenle davalı yükleniciye devredilmesi gereken bir dairenin devrinin yapılmadığını, yüklenicinin de bu konuda bir talebinin olmadığını ve müvekkillerine kendilerine isabet eden daireleri eksiklikleri ile birlikte teslim alıp Ekim 2008 tarihinden itibaren daireleri kullanmaya başladıklarını, yapı denetim bedellerini yüklenicinin ödemediğini, denetim şirketinin bu bedeli müvekkillerden talep ettiğini ve takibe geçtiğini, bu durumun sözleşmenin feshini talep etmeye yeterli olduğunu ileri sürerek, her iki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, eksik ve kusurlu işler ve sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle oluşan zararın tahsilini talep ve dava etmiş, davacılar vekili, son celsede, seçimlik haklarını sözleşmelerin feshi yönünde kullandıklarını ifade etmiştir….
Devamı...

davalı ….Bankası A.Ş. vekili, müvekkili bankanın sözleşmenin tarafı olmadığından husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmenin usulüne uygun olmayıp tapu kütüğüne de şerh edilmediğini, müvekkili bankanın tapu kaydına güvenerek iyiniyetle hak sahibi olduğunu, dava konusu 213 BB no'lu bağımsız bölümle birlikte diğer bağımsız bölümler üzerine de ipotek tesis edildiğini savunarak, davanın husumet ve tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, dava konusu iş merkezinin tamamlanarak faaliyete geçtiği, davacıya ait bağımsız bölümün kendisine teslim edildiği, protokol gereği bağımsız bölümün tapusunu davacıya verilmesi gerektiği, davalı kooperatif vekilinin de bu hususu cevap dilekçesinde açıkça kabul ettiği, ipoteğin kaldırılması talebi konusunda ise, ipotek bedeli üzerinden belirlenen nispi harcın ikmal edilmesi ve ipotek alacaklısına ayrıca husumetin yöneltilmesi gerektiği, ancak, davacının dava açıldığı esnada ipotek alacaklısına husumet yöneltmeyip daha sonra verdiği dahili dava dilekçesi ile ve gerekli nispi harcı yatırmaksızın dilekçesini tebliğ ettirdiği, bu durumda ….Bankası A.Ş. yönünden usulüne göre açılmış bir dava bulunmadığı, bu nedenle hakkında hüküm kurulmadığı, davacının geriye etkili fesih talebinde bulunmayıp sözleşme hükümleri gereğince talepte bulunduğundan ayrıca harç yatırması gerektiği, ayırca ipotek akit tablosunda her bir bağımsız bölümün ipotek bedelinin tamamından sorumlu olduğu, davalının kabul beyanını içeren cevap dilekçesini ön inceleme duruşmasından önce sunduğundan, kabul beyanının delillerin toplanmasından evvel sunulduğu sonucuna varılarak Harçlar Yasasının 22. maddesine göre 1/3 oranında nispi harç uygulandığı, davacı yararına yarıı oranda vekalet ücretinee hükmedildiği. davalı kooperatif davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulduğu, ….Bankası A.Ş. Yönünden usulüne göre açılmış dava bulunmadığından ipoteğin fekki talebi ile ilgili olarak bir değerlendirme yapılmadığı gerekçeleriyle, davacının davasının davalı … Yapı Kooperatifi Başkanlığı yönünden kabulü ile, …nolu bağımsız bölümün davalı kooperatif adına tam hisse ile kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, dahili davalı yapılmak istenen ….Bankası A.Ş. bakımından ipoteğin fekki talebi ile ilgili olarak bir karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu edilen taşınmaz üzerindeki mevcut ipotek kaydının aynen devamına, mahkemece daha önce verilen tedbir kararının davalı kooperatif bakımından devamına, dahili davalı edilmek istenen ….Bankası A.Ş. lehine mevcut ipotekler bakımından ise iş bu karar tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmiştir. … Mahkemece dahili davalı olarak kabul edilen …Bankası A.Ş. yönünden davanın bu şekilde görülmesi doğru olmayıp davacı tarafça adı geçen banka aleyhine ayrı bir dava açılması halinde, bu iki dosyanın birleştirilerek işin esasına girilip uygun sonuç dairesince hüküm kurulması gerekirken, adı geçen bankanın dahili davalı olarak kabul edilip yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gibi, davacıya ait bağımsız bölümün tüm taşınmaz miktarının içindeki arsa ipotek bedeline oranlanarak bu miktar üzerinden harcın ikmali gerektiği halde, tüm ipotek tutarı üzerinden, davacı tarafa harç yatırılması hususunda ara karar verilmesi de ayrıca doğru görülmemiştir.
Devamı...