Mevcut Binanın Yıkılarak Konut İnşaatı Yapılması İşi” ihalesine katıldığını ve ihale konusu işin müvekkili şirket üzerinde kaldığını, müvekkili şirket …..’ne sözleşmenin imzalanması ile birlikte aynı gün * davalı tarafından yer teslimi işleminin de yapıldığını, müvekkili şirketin… Belediyesi’ne müracaatı ile mevcut binanın yıkım işi için * tarihli Yıkım Ruhsatı aldığını, yıkım için mahalle gerekli malzeme ve iş makinalarını getirdiğini, izin verilmemesi üzerine müvekkilinin yıkım yapılacak ihale konusu parsele ulaşmasının mümkün olmadığını, yıkımın yapılamadığının ve dolayısı ile işe başlamanın gecikeceğinin defalarca davalı kuruma bildirildiğini ve ……. Belediyesi ile problemin çözümü noktasında irtibata geçmelerinin talep edildiğini, davalı tarafından yeni avan proje çizdirildiği

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/282
KARAR NO : 2018/368

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Maddi-Manevi Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, … Genel Müdürlüğü tarafından ilan edilen ve 15 Mayıs 2014 günü yapılan “….. Parselde Kayıtlı Taşınmaz Üzerindeki Mevcut Binanın Yıkılarak Konut İnşaatı Yapılması İşi” ihalesine katıldığını ve ihale konusu işin müvekkili şirket üzerinde kaldığını, müvekkili şirket …..’ne sözleşmenin imzalanması ile birlikte aynı gün (30.06.2014) davalı tarafından yer teslimi işleminin de yapıldığını, müvekkili şirketin… Belediyesi’ne müracaatı ile mevcut binanın yıkım işi için 28.08.2014 tarihli Yıkım Ruhsatı aldığını, yıkım için mahalle gerekli malzeme ve iş makinalarını getirdiğini, izin verilmemesi üzerine müvekkilinin yıkım yapılacak ihale konusu parsele ulaşmasının mümkün olmadığını, yıkımın yapılamadığının ve dolayısı ile işe başlamanın gecikeceğinin defalarca davalı kuruma bildirildiğini ve ……. Belediyesi ile problemin çözümü noktasında irtibata geçmelerinin talep edildiğini, davalı tarafından yeni avan proje çizdirildiğini, 11.11.2015 tarihinde müvekkili şirketin ilgili Belediye’ye müracaatı ile 23.11.2015 tarihinde …… Ruhsatı’nın alındığını, sözleşme imzalanmasından sonra yaşanan gelişmeler ve yenilenen proje ve yapılması gereken ek imalatlar nedeni ile müvekkili şirket ve davalı arasında değişen proje doğrultusunda sözleşme bedelinin belirlenmesine ilişkin görüşmeler başladığını ve görüşen taraf temsilcileri aralarında -kurum temsilcilerinin önerdiği rakam olan 1.503.807,59 TL- bir bedel üzerinden mutabık kalındığını, müvekkili şirketin işe başlamak üzere yönetim kurulu kararını beklediğini, bu sürecin uzadığını, müvekkili şirketin 12.07.2016 tarihli taahhütlü olarak posta yolu ile davalı …’a dilekçe gönderdiğini, dilekçenin 15.07.2016 tarihinde davalı …’a teslim edildiğini, bu süreç sonunda sözleşmenin fesh edildiğini davalı tarafından keşide edilen Ankara …. Noterliği’nin 27.Eylül.2016 tarih ve …… Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile öğrendiklerini, davalının sözleşmenin feshi sonucunu elde etmek için müvekkili şirketi açıkça kötüniyetli olarak yönlendirdiğini ve BK md.36 anlamında aldatıp, yanılttığını, davalının bu hareketinin hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığını, davalı …’ın ayrıca müvekkili şirketin 1 yıl süre ile kurum ihalelerinden yasaklanmasına karar verdiğini, müvekkilinin sözleşme gereği kendisine verdiği teminat mektubunu 26.09.2017 tarihinde muhatap bankaya başvurmak sureti ile nakde çevirdiğini, ve müvekkilinin kredi kurum/kuruluşları nezdinde kredibilitesinin ve ticari itibarının sarsılmasına neden olduğunu, hadiselerin hiç birinde müvekkilinin ihmal veya temerrüdünün söz konusu olmadığını, tamamen müvekkili şirketin iradesi dışında ve davalıdan ve üçüncü şahıslardan kaynaklanan nedenlerle uzayan süreç, proje değişikliği, yeniden fiyatlandırma ve sözleşme bedeli belirlenmesi işlerinde müvekkilinin tamamen iyi niyetli ve davalı menfaatlerini gözetir şekilde hareket ettiğini, sözleşme ve inşaat sürecinin davalının menfaatleri doğrultusunda uzaması hadisesinin, müvekkili şirketin zararına olmuş olsa da müvekkili şirketin hep yapıcı davrandığını, davalının sürecin kendisinden kaynaklanan sebeplerle mevcut hale gelmiş olmasını dahi göz önünde bulundurmadan üstelik sözleşme hükümlerine de açıkça aykırı bir şekilde sözleşmeyi feshettiğini,müvekkili şirketin, gerek sözleşme ve gerekse kanun hükümlerine aykırı bir şekilde haksız olarak fesh edilen sözleşme nedeni ile bir kısım kardan da mahrum kaldığını iddia ederek irat kaydedilen Banka Teminat Mektubu nedeni ile 73.500 TL’nin, sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar yapılan masraflara istinaden 104.409,81 TL’nin, haksız fesih nedeni ile yoksun kalınan kâr nedeni ile şimdilik 159.782,60 TL’nin, haksız fesih ve nakde çevirilen teminat mektubunun irat kaydedilmesi nedeniyle banka ve finans kurumları nezdinde sarsılan şirket itibarının manevi olarak tazmini açısından 50.000 TL manevi tazminatın sözleşmenin haksız olarak feshi tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın …ne yöneltilmiş olmakla birlikte müvekkili kurumu mahkemeler nezdinde temsile yetkili tek organın genel başkanlık olduğunu, bu nedenle davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, taraflar arasında 30/06/2014 tarihli sözleşme imzalandığını, davacının dava konusu taşınmazda hafriyat ve ulaşıma ilişkin tüm işlemleri tek başına yapmış gibi beyanda bulunduğunu, bu beyanların kabul edilemeyeceğini, taşınmaz üzerinde yapılması planlanan binanın avan projesinin 03/10/2013 tarihinde ilgili belediyeye onaylatılarak proje doğrultusunda ihale sürecinin tamamlatıldığını, davacının hukuka ve sözleşmeye aykırı işlemlere nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEMEveGEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile eser sözleşmesinin haksız olarak feshi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
HMK.nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. Dilekçelerin teatisi aşamasında da mahkemenin bu incelemeyi yapabileceği açıktır.
HMK.nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 26.06.2012 tarihli 6335 sayılı Yasanın 2.maddesiyle değiştirilen TTK.5.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Ticari davalar TTK.4.maddesinde sayılmıştır. Buna göre her iki tarafın tacir olması halinde davanın konusuna bakılmaksızın dava nispi ticari dava olarak mahkememizin görevi alanında olacaktır. Olayımızda davalı tacir olmadığından nispi ticari dava söz konusu değildir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 05/10/2015 tarih 2015/9233 esas-9868 karar sayılı kararında belirtildiği üzere)
Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava söz konusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır. Olayımıza konu uyuşmazlık Borçlar Kanununda düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. TTK.4.maddesinde ya da başka bir yasada davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair bir hüküm yoktur. Bu durumda davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir.
Dava şartları her aşamada denetlenip, dava şartının bulunmaması halinde HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilmesi mümkündür. Bu açıklamalar ışığında HMK.nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair 22/11/2017 tarihli karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……Hukuk Dairesinin 13/02/2018 tarih 2018/23 esas 2018/174 karar sayılı kararıyla mahkememizce verilen karar dilekçeler teatisinin tamamlanmadan verildiği belirtilmek suretiyle kaldırılmıştır.
Dosya mahkememize gelmekle cevaba cevap dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş, ikinci cevap dilekçesi sunulmakla davacı vekiline tebliği sağlanmış, bu şekilde usulü işlemler tamamlanarak açılan davada mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2- Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.