tebliğ edilen yazı ile taahhütleri altında bulunan işin tamamlanmasının aşırı gecikmesi ve işin tamamlanması için hiçbir çaba gösterilmediği gerekçesi ile işin fesih edildiği bildirilmiş başka da birçok talep ve yaptırımlarda bulunulması ihtar edildiğini, işveren idarece de yazılan bu fesih işlemine göre ihale işlemleri başlatıldığını ve işin ihalesinin * tarihinde gerçekleştirildiğini, müvekkillerden kaynaklanmayan sebeplerle olan gecikmeden dolayı işin fesih edilmesinin ve ihale edilmesinin doğru olmadığı sebebiyle bu işlemlerin iptal edilmesi hususunda dava açılması zarureti hasıl olduğunu, İşveren idarece *bahse konu işin* tarihinde ihale daveti duyurusu yapılarak*tarihinde ihale edileceği duyurulduğunu, idarece değişik tarihlerde zeyilnameler yayınlanarak ihale tarihi * olarak belirlendiğini, İşveren İdare* ancak müvekkil İş Ortaklığı ile* tarihinde de bahse konu işin sözleşmesini imzaladığını, sözleşmenin işin ihale tarihinden 4 ay 7 gün sonra gerçekleştiğini, davalı İdarece tayin olunan bu işe ait kontrollük görevini yürütecek olan Müşavirlik firmasınca da * tarihinde İşe Başlama talimatı verilmiş ve müvekkil iş ortaklığınca da işe başlanıldığını, müvekkili iş ortaklığı sözleşmeyi imzalar imzalamaz büyük özveri içerisinde işe başladığını, sözleşme ile taahhüt etmiş olduğu bütün yükümlülüklerini yaklaşık olarak %85-90 oranında yerine getirdiğini, sözleşme ile üstlenmiş olduğu yükümlülüklerin yaklaşık %10 u gibi bir kısmını sadece kendi ellerinde olmayan açıkça idareden kaynaklanan sorunlar nedeniyle yerine getiremediğini, ancak davalı idare herhangi bir tespit veya Mahkeme kararı olmaksızın, geri kalan işlerin ne kadar sürede ne kadar bedel ile yapılacağına dair de bir tespitte bulunup müvekkili ortaklığa bildirmeden ve ayrıca herhangi bir ihtar dahi çekmeden bir anda göndermiş olduğu fesih ihtarı ile sözleşmeyi açıkça haksız ve hukuka aykırı olarak tek taraflı feshettiğini, yatırılan teminatın da paraya çevrilmesiyle beraber ek yaptırımlar uygulayarak müvekkili iş ortaklığının büyük maddi ve manevi zarara uğramasına neden olduğu hk

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/987 Esas
KARAR NO : 2019/29

DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 23/10/2018
KARAR TARİHİ : 22/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin Uyarlanması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmada özetle; … Valiliği … Proje Koordinasyon Birimi ( … ) idaresine ait … Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (…) kapsamında, 6 adet okul ve 1 adet sağlık ocağının yıkılıp yeniden yapımı “AF-CEB-WB04-YAPIM-02 EĞİTİM YAPILARI YIKIM VE YENİDEN YAPIM İNŞAATI ” işinin … … Paketi müvekkili iş ortaklığı taahhüdü altında bulunduğunu, işveren idarece müvekkili iş ortaklığına 06.08.2018 tarih ve İPKB/İSMEP/2018-2009219 sayılı ve müvekkillere 09.08.2018 tarihinde tebliğ edilen yazı ile taahhütleri altında bulunan işin tamamlanmasının aşırı gecikmesi ve işin tamamlanması için hiçbir çaba gösterilmediği gerekçesi ile işin fesih edildiği bildirilmiş başka da birçok talep ve yaptırımlarda bulunulması ihtar edildiğini, işveren idarece de yazılan bu fesih işlemine göre ihale işlemleri başlatıldığını ve işin ihalesinin 28.09.2018 tarihinde gerçekleştirildiğini, müvekkillerden kaynaklanmayan sebeplerle olan gecikmeden dolayı işin fesih edilmesinin ve ihale edilmesinin doğru olmadığı sebebiyle bu işlemlerin iptal edilmesi hususunda dava açılması zarureti hasıl olduğunu, İşveren idarece ( İPKB ) bahse konu işin 26.11.2014 tarihinde ihale daveti duyurusu yapılarak 26.01.2015 tarihinde ihale edileceği duyurulduğunu, idarece değişik tarihlerde zeyilnameler yayınlanarak ihale tarihi 20.04.2015 olarak belirlendiğini, İşveren İdare ( İPKB ) ancak müvekkil İş Ortaklığı ile 27.08.2015 tarihinde de bahse konu işin sözleşmesini imzaladığını, sözleşmenin işin ihale tarihinden 4 ay 7 gün sonra gerçekleştiğini, davalı İdarece tayin olunan bu işe ait kontrollük görevini yürütecek olan Müşavirlik firmasınca da 04.09.2015 tarihinde İşe Başlama talimatı verilmiş ve müvekkil iş ortaklığınca da işe başlanıldığını, müvekkili iş ortaklığı sözleşmeyi imzalar imzalamaz büyük özveri içerisinde işe başladığını, sözleşme ile taahhüt etmiş olduğu bütün yükümlülüklerini yaklaşık olarak %85-90 oranında yerine getirdiğini, sözleşme ile üstlenmiş olduğu yükümlülüklerin yaklaşık %10 u gibi bir kısmını sadece kendi ellerinde olmayan açıkça idareden kaynaklanan sorunlar nedeniyle yerine getiremediğini, ancak davalı idare herhangi bir tespit veya Mahkeme kararı olmaksızın, geri kalan işlerin ne kadar sürede ne kadar bedel ile yapılacağına dair de bir tespitte bulunup müvekkili ortaklığa bildirmeden ve ayrıca herhangi bir ihtar dahi çekmeden bir anda göndermiş olduğu fesih ihtarı ile sözleşmeyi açıkça haksız ve hukuka aykırı olarak tek taraflı feshettiğini, yatırılan teminatın da paraya çevrilmesiyle beraber ek yaptırımlar uygulayarak müvekkili iş ortaklığının büyük maddi ve manevi zarara uğramasına neden olduğunu, taraflar arasında 27.08.2015 tarihinde yapılan “AF-CEB-WB04-YAPIM-02 EĞİTİM YAPILARI YIKIM VE YENİDEN YAPIM İNŞAATI ” sözleşmesinin … Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Biriminin 06.08.2018 tarih ve 2009219 sayılı fesih ihtarının e fıkrasında belirtilen ve tek taraflı olarak sözleşmenin idarece feshinin ve buna bağlı her türlü iş ve işlemin öncelikle ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması ve neticesinde İdarece tek taraflı yapılan feshin iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı idareye tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmada özetle; adi ortaklık sona ermiş olduğundan davacı ortaklığın dava ehliyeti bulunmadığını, görev yönünden itiraz ettiklerini, açılan dava ticari dava olarak kabul edilemeyeceğinden davaya bakma görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olması gerektiğini, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, … Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (…) kapsamında, altı adet okul ve bir adet sağlık ocağının yıkılıp yeniden yapımı için müvekkili İdare … ile …Tic. A.Ş.ve … Ltd. Şti. Ortak Girişimi arasında 27.08.2015 tarihinde “AF-CEB-WB04-YAPIM-02 Eğitim Yapıları Yıkım ve Yeniden Yapım İnşaatı Sözleşmesi imzalandığını, İnşaat kontrollük hizmetlerini yürüten Müşavir …Teknik Müşavirlik Mühendislik A.Ş.(Kısaca ”Müşavir Firma” olarak anılacaktır) tarafından Davacı yükleniciye 04.09.2015 tarihi itibariyle “İşe Başlama Talimatı” verildiğini, İş programına göre …’nda imalatların oldukça geç kaldığını, 01.08.2018 tarihi itibariyle … Ortaokulunun hedeflenen revize tamamlanma tarihi olan 09.11.2016’ya göre 630 gün ve … Okulunun hedeflenenrevize tamamlanma tarihi olan 19.07.2016’ya göre 743 gün gecikmiş bulunduğunu, Hakediş bazında …’nda %74.69 ödeme seviyesine gelmiş okullarda son iki aydır yapılan imalatların yok sayılacak kadar az olduğunu, tüm uyarılara rağmen mevcut gecikmelerin telafisine yönelik yeterli malzeme, ekip ve ekipmanın bulunmadığı dolayısıyla gecikmelerin telafi edilememesiyle birlikte artarak devam ettiğini, icra takipleri nedeniyle, hak ediş ödemeleri bazen firma hesabına yapılamadığından, sahadaki işlerin finansal açıdan yürütülmesinin zorlaştığı ve buna bağlı olarak yeni alacaklıların ortaya çıkabileceğini, yüklenici firma adına veya ortak girişim ortaklarından birisi adına gelen icra takipleri, müvekkil İdareye yapılan alacak başvuruları, …Tic. Ltd. Şti. için mahkeme tarafından verilen iflas erteleme kararı ile sahadaki mevcut durumla birlikte ele alındığında finansal açıdan davacı yüklenicinin zorlandığı ve sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getiremediği kanaatinin oluştuğunu, geçici kabulü yapılan binalarda geçici kabul eksikliklerini bile tamamlanamadığını, verilen süre uzatımlarına ve revize edilen sözleşmesel tamamlama tarihlerine rağmen tamamlama sürelerinin fazlasıyla aşıldığını, işe devam edilmesi durumunda gecikmeden ötürü uygulanacak cezai yaptırımların sözleşmede öngörülen tavan değerin üzerine çıkabileceğini, imalatlarla eksik ve kusurlu işlerin ne zaman bitirilebileceğinin belirsiz olduğunu, söz konusu okullarda eğitim – öğretim gören öğrencilerin taşımalı olarak başka bir okulda eğitim – öğretim faaliyetlerine devam ettiği, dolayısıyla projenin daha fazla zaman kaybına tahammülünün kalmadığını, haksız ve hukuka aykırı tedbir talebinin ve iş bu davanın usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN; Dava taraflar arasında yapılan sözleşmenin uyarlanması davasıdır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanının 6102 Sayılı TTK.’nun 4 ve 5 maddelerinde düzenlendiği,
MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir,hükmünün düzenlendiği,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.09.2015 gün ve 2014/15-1026 E. 2015/1765 K. sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 5/1 maddesinde ise; ”Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 Sayılı HMK.nın 2 maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanının düzenlendiği,
MADDE 2 –” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir,”hükmünün düzenlendiği,
Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmesi 6102 Sayılı TTK’nun 4.maddesinde 6098 Sayılı TBK’na atıfta bulunulmak suretiyle sayılan sözleşmelerden olmadığından, dava mutlak ticari dava niteliği taşımamaktadır. Davacı iş ortaklığını oluşturan şirketler tacir olmakla beraber, davalı …’nin tacir sıfatı bulunmamaktadır. Bu nedenle, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili nispi ticari dava olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir.
Görevle ilgili değerlendirmenin 6102 Sayılı TTK’nun 4 ve 5.maddesindeki düzenlemeler gözetilerek yapılması gerekir. 6102 Sayılı Kanun’un 19.maddesi ”ticari iş karinesi” başlığını taşımakta olup, bu maddenin 2.fıkrasında yer alan ”Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” hükmünün, görevli mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/15-440 esas 2015/1769 karar sayılı ilamı)
Açıklanan nedenlerle; mahkememizin mutlak ve nispi ticari dava niteliği taşımayan işbu davaya bakmakla görevli olmadığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kanısına varıldığından aynı yöndeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/15-440 esas 2015/1769 karar sayılı, Yargıtay 3 Hukuk Dairesi’nin 25/04/2016 tarih ve 2016/6150 Esas, 2016/6430 Karar sayılı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22/09/2014 tarih 2014/16770 esas 2014/12375 karar sayılı ve Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2015/26517 esas, 2015/29551 karar sayılı ilamları da dikkate alınarak göreve ilişkin dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine,karar kesinleştiğinde ve HMK 20.mad uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Açıklanan gerekçeye göre;
1-Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, vekalet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 22/01/2019

Katip …

Hakim …