tebligatın postayla yapılması mektubun postaya verilmesini takip eden 7.gün kararın istekliye tebliğ

<![CDATA[Saymanlık Adı : Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Döner Sermaye Saymanlığı Yılı : 2005 Dairesi : 2 İlam No : 443 Dosya No : 29994 Tutanak No : 30676 Tutanak Tarihi : 03.03.2009 1-443 sayılı ilamın 1.maddesi ile; öğretim elamanların katkısı olmadan elde edilen matbaa gelirlerinin Yüzüncü Yıl Üniversitesi Matbaa Müdürlüğü personeline döner sermaye katkı payı olarak dağıtılması sonucu yersiz ödemede bulunulduğu gerekçesi ile 8.741,61-YTL.ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi ilamın bu maddesi ile ilgili olarak özetle; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 58 inci maddesinin a) fıkrasının 4 üncü paragrafında ” Döner Sermaye gayrisafi hasılatının en az % 35’i o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır. Kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin bilimsel araştırma projeleri ile döner sermaye gelirinin elde edildiği fakülte, enstitü, yüksekokul, konservatuar ile uygulama ve araştırma merkezinde görevli öğretim elemanları ve aynı birimlerde görevli 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel (döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık personeli dahil) arasında katkıları da dikkate alınmak suretiyle paylaştırılır ” denildiğini, bu madde de görüldüğü üzere katkı payı dağıtımında tek yetkili birimin üniversite yönetim kurulu olduğunu, üniversite yönetim kurulunun bu doğrultuda iradesini ortaya koyarak matbaa çalışanlarına katkı payı ödemesini kararlaştırdığını, ilgililere katkı payı ödemesinin Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yönetim Kurulunun 17.07.2000 tarih ve 2000/18-3 sayılı kararına göre ödendiğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 2547 sayılı kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendinde: “Her eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en az %35’i o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır….” denilmektedir. Aynı hükme, “2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 58. Maddesine Göre Döner Sermaye İşletmelerinin Kurulmasında Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmelik”te de yer verilmiştir. 24.08.1984 tarih ve 4436/1 sayılı Sayıştay Genel Kurul Kararında: “ Eczane, kütüphane ve benzeri kuruluşlarca, herhangi bir anabilim dalının eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri ile ilgili olmaksızın sağlanan gelirlerin dağıtıma tabi tutulmasının mümkün bulunmadığına” karar verilmiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Matbaa Müdürlüğü, Üniversite içinde akademik bir birim olmadığı gibi Matbaa Müdürlüğünce elde edilen kazançların da öğretim elemanlarının eğitim-öğretim faaliyetleri sonucu elde edilmiş gelirler olmadığı açıktır. Öğretim elemanları çalışmaları sonucu elde edilmeyen döner sermaye gelirlerinin personele katkı payı olarak dağıtılması 2547 sayılı Kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendi hükmüne aykırıdır. Nitekim Maliye Bakanlığınca çıkarılan 18 seri Nolu Genel Tebliğde (R.G.-09.07.2005-25870) de konu, yukarıda açıklandığı şekilde düzenlenmiştir. Dilekçi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun 17.07.2000 tarih ve 2000/18–3 sayılı kararına göre matbaa gelirlerinin katkı payı olarak dağıtıldığını ileri sürmekte ise de; söz konusu Yönetim Kurulu Kararında katkı payı dağıtım esasları belirlenmiş olup, öğretim elemanlarının fiili çalışmalarına dayanmayan ve eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimleri ile de ilgisi olmayan matbaa gelirlerinin katkı payı olarak dağıtılmasına ilişkin bulunmamaktadır. 2547 sayılı Kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendinde öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerden yasal paylar ayrıldıktan sonra kalan kısmın üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılacağı öngörülmesine karşın bu yasa hükmüne aykırı olarak Üniversite Yönetim Kurulunun dağıtıma tabi olmayan matbaa gelirlerinin personele paylaştırılması yönünde karar alması mümkün değildir. Zira yönetim kurullarına sadece dağıtım usullerini ve oranları belirleme yetkisi verilmiştir. Diğer taraftan, dilekçi konunun esasına ilişkin bir itirazları bulunmamaktadır. Ancak kendilerinin sorumlu olmadıklarını Üniversite Yönetim Kurulunun sorumlu olduğunu ima etmektedirler. Sayıştay’a karşı mali sorumluluk konusu “2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunun 58. Maddesine Göre Döner Sermaye İşletmelerinin Kurulmasında Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmelik”te tahakkuk memuru, sayman ve bazı durumlarda ita amirinin sorumluluğu şeklinde düzenlenmiştir. 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 22. maddesinin E bendinde: “Adı ne olursa olsun bir komisyon veya kurul gibi bir organ ya da uzman bir görevli tarafından düzenlenen keşif, hakediş, tutanak, rapor, karar ve benzeri belgelere dayanılarak yapılan ödemelerde Sayıştay’ca saptanacak sorumluluğa, tahakkuk memuru ve saymanla birlikte, söz konusu belgeleri düzenleyen ve onaylayan kişiler de katılır” hükmü bulunmaktadır. Üniversite Yönetim Kurulu’nun bu kararının, katkı payı ödemesine dayanak teşkil edecek bir belge olarak kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla Üniversite Yönetim Kurulunun da yasaya aykırı olduğu açık olan kararı nedeniyle 1050 sayılı Kanunun 22. maddesinin E bendine göre sorumlulukları bulunmamaktadır. Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile; 443 sayılı ilamın 1. maddesiyle 8.741,61 YTL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, 2-443 sayılı ilamın 2.maddesi ile; öğretim elemanların katkısı olmadan elde edilen sağlık merkezi tedavi gelirlerinin, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı personeline katkı payı olarak dağıtılması sonucu yersiz ödemede bulunulduğu gerekçesi ile 39.650,51-YTL.ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi ilamın bu maddesiyle ilgili olarak özetle; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 58 inci maddesinin a) fıkrasının 4 üncü paragrafında “Döner Sermaye gayrisafi hasılatının en az % 35’i o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır. Kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin bilimsel araştırma projeleri ile döner sermaye gelirinin elde edildiği fakülte, enstitü, yüksekokul, konservatuar ile uygulama ve araştırma merkezinde görevli öğretim elemanları ve aynı birimlerde görevli 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel (döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık personeli dahil) arasında katkıları da dikkate alınmak suretiyle paylaştırılır” denildiğini, katkı payı dağıtımında tek yetkili birimin üniversite yönetim kurulu olduğunu, ilgililere katkı payı ödemesinin ekte sunulan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yönetim Kurulunun 19.09.2001 tarih ve 2001/21-11 sayılı kararına göre yapıldığını, Kararda görüldüğü üzere Üniversite Yönetim Kurulu’nun Sağlık kültür ve Spor Daire Başkanlığının 18.07.2001 tarih ve 1865 sayılı talebi doğrultusunda iradesini ortaya koyarak sözü edilen daire başkanlığının çalışan personeline katkı payı ödemesinin yapılmasını kararlaştırdığını, Üniversite Yönetim Kuruluna Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nın yasaya aykırı olarak karar alma talebinde bulunduğunu, yasalara aykırı karar alınmasının mümkün olmadığı gibi üniversite yönetim kurulunda yasalara aykırı olarak karar alma talebinde bulunmanın da mümkün olmadığını, sorumluluğun tamamen üniversite yönetim kurulu kararında imzalan bulunan kurul üyelerine ait olduğunu belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 2547 sayılı kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendinde: (Değişik: 17/09/2004-5234/2 md.) “Her eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en az %35’i o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır….” hükmüne yer verilmiştir. Aynı hükme 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunun 58. Maddesi Göre Döner sermaye işletmelerinin Kurulmasında Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmelikte de yer verilmiştir. 24.08.1984 tarih ve 4436/1 sayılı Sayıştay Genel Kurul Kararında: “Döner sermaye işletmelerince öğretim üyelerinin katkıları olmadan elde edilen gelirlerin dağıtıma tabi tutulmasının mümkün bulunmadığına” şeklinde hüküm getirilmiştir. 2547 sayılı kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendinde, öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerden en az yüzde otuz beşinin işletmenin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılması, kalan kısmın ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılacağı öngörülmüştür. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı üniversite teşkilat şeması içinde akademik bir birim olmadığı gibi söz konusu idari birimde elde edilen kazançlar da öğretim elamanlarının eğitim-öğretim faaliyetleri veya akademik personelin bilimsel çalışmaları sonucu elde edilmiş gelirler olarak kabul etmek mümkün değildir. Öğretim elamanları çalışmaları sonucu elde edilmeyen döner sermaye gelirlerinin de personele katkı payı olarak dağıtılması 2547 sayılı kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendi hükmüne aykırıdır. Nitekim Maliye Bakanlığınca çıkarılan 18 seri Nolu Genel Tebiği’nde (R.G.-09.07.2005-25870) de konu yukarda açıklandığı şekilde düzenlenmiştir. Dilekçi konunun esasına ilişkin bir itirazları bulunmamaktadır. Katkı payı dağıtımında tek yetkili birimin Üniversite Yönetim Kurulu olduğunu, ilgililere katkı payı ödemesinin Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yönetim Kurulunun 19.09.2001 tarih ve 2001/21-11 sayılı kararına göre yapıldığını belirterek kendisinin sorumlu olmadığını sorumluluğun tamamen üniversite yönetim kurulu kararında imzalan bulunan kurul üyelerine ait olduğunu belirtmiş ise de; Sayıştay’a karşı mali sorumluluk konusu “2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunun 58. Maddesine Göre Döner Sermaye İşletmelerinin Kurulmasında Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmelik”te tahakkuk memuru, sayman ve bazı durumlarda ita amirinin sorumluluğu şeklinde düzenlenmiştir. 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 22. maddesinin E bendinde: “Adı ne olursa olsun bir komisyon veya kurul gibi bir organ ya da uzman bir görevli tarafından düzenlenen keşif, hakediş, tutanak, rapor, karar ve benzeri belgelere dayanılarak yapılan ödemelerde Sayıştay’ca saptanacak sorumluluğa, tahakkuk memuru ve saymanla birlikte, söz konusu belgeleri düzenleyen ve onaylayan kişiler de katılır” hükmü bulunmaktadır. Belirtilen maddede, düzenleyen ve onaylayanların sorumlu tutulmalarını gerektirebilecek keşif, hak ediş, tutanak, rapor, karar ve benzeri belgeleri imzalanmaları ve bu belgelerin ödemeye dayanak olması yeterli görülmüştür. Ancak, 2547 sayılı kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendinde öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerden yasal paylar ayrıldıktan sonra kalan kısmın üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılacağı öngörülmesine karşın bu yasa hükmüne aykırı olarak Üniversite Yönetim Kurulu dağıtıma tabi olmayan sağlık merkezi tedavi gelirlerinin personele paylaştırılması yönünde karar alması mümkün değildir. Zira yönetim kurullarına dağıtım usullerini ve oranları belirleme yetkisi verilmiştir. Bu halde, Üniversite Yönetim Kurulu’nun bu kararı katkı payı ödemesine dayanak teşkil edecek bir belge olarak kabul edilemez. Dolayısıyla Üniversite Yönetim Kurulu’nun da böyle yasaya aykırı olduğu açık olan kararı nedeniyle yukarda belirtilen yasa hükmüne göre sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile; 443 sayılı ilamın 2. maddesiyle 39.650,51 YTL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, 3-443 sayılı ilamın 3.maddesi ile; öğretim elemanların katkısı olmadan elde edilen döner sermaye gelirlerinin (bilgisayar internet ücretleri), Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü personeline katkı payı olarak dağıtılması sonucu yersiz ödemede bulunulduğu gerekçesi ile 17.153,04-YTL.ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi ilamın bu maddesiyle ilgili olarak özetle; Bilgisayar bilimleri araştırma ve uygulama merkezinin yalnız bilgisayar internet hizmeti vermediğini, bunun yanında öğretim üyelerinin katkılarıyla bilgisayar kursları ile çeşitli etkinlikler yaptığını, çıkarılan meblağın tümünün internet geliri olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki internet gelirlerinin bile öğretim üyelerinin katkısıyla sağlandığını, öğretim üyelerinin katkısı olmadan internet gelirinin sağlanmasının mümkün olmadığını, ilgili birimde kalifiye bilgisayar işletmeni ve internet işlemlerinden anlayan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlar bulunmadığını, bu nedenle internet ücretlerinin de öğretim üyelerinin katkılarıyla yapılan bir gelir olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü, Üniversite içinde akademik bir birim olmasına rağmen adı geçen birimce elde edilen kazançlar öğretim elemanlarının eğitim-öğretim faaliyetleri veya bilgisayar bilimleri üzerine yapılan araştırmalara dayalı olarak oluşturulmuş bilgisayar programları yaparak elde edilmiş gelirler değildir. Üniversite Yönetim Kurulu’nun 01.03.2005 tarih ve 2005/7 sayılı kararında da öngörüldüğü üzere, adı geçen birim bünyesinde elde edilen gelirlerin, öğrenci ve personelden alınan internet ücretlerinden meydana geldiği anlaşılmaktadır. Öğretim elemanlarının çalışmaları sonucu elde edilmeyen döner sermaye gelirlerinin de personele katkı payı olarak dağıtılması 2547 sayılı Kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendi hükmüne aykırıdır. Dilekçi dilekçesinde; “Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde sadece bilgisayar internet hizmeti verilmediğini, bunun yanında bilgisayar kursları ile çeşitli etkinliklerin yapıldığını, ilamda bu ayrımın yapılmadığını, internet gelirlerinin de öğretim üyelerinin katkısıyla sağlandığını” belirtmiş ise de; Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde düzenlenen bilgisayar kurslarından elde edilen gelirler öğretim üyelerinin katkısıyla sağlandığından, ilamda bu gelirler yer almamaktadır.Nitekim ilamda bilgi için ayrılan 1377 ve 2115 numaralı verile emirlerindeki katkı payı ödemeleri bu mahiyette olduğundan bu tutarlar fazla ödeme hesabına dahil edilmemişlerdir. Adı geçen merkezde üniversite öğrencilerine, personele ve kampus içinde bulunan personel lojmanlarına internet hizmeti verilmesinden dolayı elde edilen gelirler, o birimde öğretim üyeleri bulunması nedeniyle katkılı gelir olarak değerlendirilemez. Bu nedenle, öğretim elamanları akademik çalışmaları sonucu elde edilmeyen döner sermaye gelirlerinin de personele katkı payı olarak dağıtılması 2547 sayılı kanunun 58. maddesinin a fıkrasının dördüncü bendi hükmüne aykırıdır. Nitekim Maliye Bakanlığınca çıkarılan 18 seri Nolu Genel Tebiği’nde (R.G.-09.07.2005-25870) de konu yukarda açıklandığı şekilde düzenlenmiştir. 124 sayılı Yükseköğretim Üst Kuruluşları ve Yükseköğretim Kurumları İdari Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 34. maddesinde, üniversitedeki bilgi işlem sistemini işletmek Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığın asli görevi olarak gösterilmiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesinde Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı faal olmadığından bu idari görevi Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezinin yürüttüğü tespit edilmiştir. Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 443 sayılı ilamın 3. maddesiyle 17.153,04 YTL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, 4-443 sayılı ilamın 4.maddesi ile; yerel gazetelerde yayınlanan resmi ilan bedellerinin hatalı hesaplandığı ve ödendiği gerekçesi ile 3.733,80-YTL.ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi ilamın bu maddesi ile ilgili olarak özetle; İhaleleri ile ilgili ilanların yapılması için Vilayet makamına müracaatta bulunduklarını, Vilayet makamının da bu ilanları ilgili yerel gazetelere gönderdiğini, yayınlanan ilanlara ait faturalar tanzim edilerek İşletme Müdürlüklerine gönderildiğini, Van Valiliği Basın İlan Bürosu tarafından faturanın ödenmesinde sakınca yoktur ibaresi ile onayına istinaden ödemelerin yapıldığını, yasaya aykırı herhangi bir ödeme yapılmadığını, eğer bir aksaklık var ise sorumluluğun tamamen mahalli gazete yetkililerine ait olduğunu belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 25 Şubat 2004 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan 27/01/2004 tarih ve 2004/6884 sayılı Bakanlar Kurulu kararına ekli Resmi ilan Fiyat Tarifesinde : “1.Resmi ilanların yayın ücreti, her gazetenin sürekli olarak uyguladığı dizgi-tertip tekniğine göre, en az 40 mm.lik tek sütunda bir santimetrelik boy ile ölçülür. Başlığından gayrisi 10 puntoluk metin harfleriyle dizilmiş ilanların 5 santimetrelik kısmında, satır aralıkları diğer yazı metinlerinden daha geniş olmamak kaydıyla, en az 12 satır bulunur. Aksi talep edilmedikçe 8 puntodan küçük harf kullanılmaz. Resmi ilan başlıklarının 24 puntoyu geçmemesi ve ilan metninin yüzölçümü ile mütenasip olması şarttır. İlan metinlerinde on puntodan daha küçük harf kullanılır ve gazetenin dizgi-tertip tekniği de gerekli kılarsa, alışılmış sütun genişliğinin alt sınırı 36 milimetre kabul edilir. Daha büyük puntolu harflerle ve daha dar sütuna dizilen ilanlar yukarıdaki ölçülere kıyasen hesaplanır. 2. Resmi ilanların bir santimetresinin tek sütundaki yayın ücreti 4.250.000-liradır.” denilmiştir. Dilekçi dilekçesinde, ödemelerin Van Valiliği Basın İlan Bürosu tarafından “Faturanın Ödenmesinde Sakınca Yoktur” ibaresi yazılmış olmasından dolayı ilgililere ödendiğini belirtmiş ise de; Valilik Basın İlan Bürosunca faturanın arkasına“Faturanın Ödenmesinde Sakınca Yoktur” ibaresi yazılmasının faturadaki tutarın aynen ödenmesini zorunlu kılmadığı açık bir konu olup idarenin aldığı hizmet bedelinin hesabıyla ilgisi bulunmamaktadır Resmi İlan Fiyat Tarifesindeki düzenlemelerden anlaşıldığı üzere, resmi ilan ücretleri; 10 puntoluk metin harfleriyle dizilmiş 5 santimetrelik kısımda en az 12 satır yerleştirilmek şartıyla ölçülen cm cinsinden boy ile tek sütun 40 mm olmak üzere sütun sayısının genişlik olarak alınarak bu iki ebatın çarpılması şeklinde hesaplanmaktadır. Resmi ilan ücretinin hesabında, 5 santimetrelik alanda satır araları çok geniş tutularak 12 satırdan daha az satır yerleştirildiği ve hiçbir yazı bulunmayan boşlukların hesaba dahil edildiği tespit edilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararına ekli Resmi İlan Fiyat Tarifesinde daha büyük puntolu harflerle ve daha dar sütuna dizilen ilanların yukarıdaki ölçülere kıyasen hesaplanacağı belirtilmiştir. Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 443 sayılı ilamın 4. maddesiyle 3.733,80 YTL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, 5-443 sayılı ilamın 5.maddesi ile; Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi tıbbi sarf malzemesi ihtiyacının karşılanması amacıyla 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 22. maddesinin d bendine göre yapılan alımlarda yükleniciler mal teslimini sözleşmede öngörülen süreler içerisinde gerçekleştirmedikleri halde, gecikme cezası tahsil edilmediği gerekçesi ile 26.750,00-YTL.ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi ilamın bu maddesiyle ilgili olarak özetle; Doğrudan temin usulünün bir ihale usulü olmadığını, rekabetin sağlanması için kanunun idareye verdiği yetki çerçevesinde ihale usulüne göre işlemler yapıldığını, doğrudan temin usulü ile yapılan mal alımlarında herhangi bir cezai müeyyidenin bulunmadığını, cezai müeyyidenin olmadığı bir durumda yüklenicilere yasalara aykırı olarak ceza verilmesinin de mümkün olmadığını, sözleşmeye para cezasının bırakılmasının nedeninin malzeme teslimatının aksamamasını sağlamak olduğunu, malzeme teslimatında herhangi bir aksama meydana gelmediğini, 25.07.2005 tarih ve 25886 sayılı Resmi gazetede yayımlanan Kamu İhale Genel Tebliğinin XV- İhalelere Katılmaktan Yasaklamaya İlişkin Açıklamalar Bölümünün B.Doğrudan Temin usulünde Yasaklama Kararı başlığındaki metnin 6ncı paragrafında “Doğrudan teminin ihale usulü olmadığı dikkate alındığında 4735 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile sözleşmenin uygulanması sırasında ortaya çıkan yasak fiil veya davranışlar düzenlendiğinden; aynı kanunun 26nci maddesinde öngörülen müeyyidelerin doğrudan temin için uygulanması mümkün bulunmamaktadır.” 4735 sayılı Kanunun 25incİ maddesinin “f) Mücbir sebepler dışında ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemek” denildiğini, Tebliğin ilgili maddesine göre sözleşme hükümlerine göre taahhüdünü yerine getirmeyenler hakkında bile doğrudan temin usulü ile yapılan alımlar için müeyyidenin uygulanmasının söz konusu olmadığını, bu nedenle ilgililerden herhangi bir ceza kesilmediğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını istemiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi ile her bir mal satıcısı arasında imzalanan, doğrudan temin usulüne göre yapılan mal alımlarına ait sözleşmenin 4. maddesinde; “… sözleşme imzalandıktan sonra sipariş yazısının tebliğinden itibaren hemen teslimat yapılacaktır.” 10. maddesinde; “Sözleşmede belirtilen süreyi 5 gün geçtikten sonra 250 YTL, 10 gün geçtiği taktirde 500 YTL ceza kesilecektir.” hükümleri yer almaktadır. Muayene kabul komisyonları/ayniyat tesellüm makbuzları ile sipariş yazılarının karşılaştırılması suretiyle yapılan inceleme neticesinde bazı firmaların teslimatları taahhüt ettikleri sürede yapmadıkları; ancak, bu firmalardan gecikme cezası da kesilmediği tespit edilmiştir. Dilekçi dilekçesinde doğrudan temin yönteminin bir ihale usulü olmadığından mal alımlarında herhangi bir cezai müeyyide bulunmadığını ileri sürmüş ise de, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 22. maddesinin d bendine göre yapılan alımlar idarelerin ihtiyaçlarının temininde istisnai bir yöntem olup sınırlı durumlarda başvurulmaktadır. İhtiyacın giderilmesi acil olup da beklemeye tahammülü olmayan durumlarda idare bu yöntemle hemen ihtiyacını karşılayacaktır. Bu nedenle Kanunda bu alım yöntemi ile idarelere geniş bir takdir alanı tanınmıştır. Bunlardan biri de, sözleşme yapıp yapmama serbestliğidir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi tıbbi sarf malzemesi ihtiyacının doğrudan temin yoluyla karşılanmasında kamu yararı olduğunu dikkate alarak idare ile satıcılar arasında sözleşme imzalamıştır. Bu sözleşmelere, malzemenin zamanında teslim edilmemesi halinde gecikme cezası kesilmesi yönünde hükümler konulmuştur. Kanunlara aykırı olmayan sözleşme hükümlerinin uygulanması da zorunlu olup, tarafları bağlar. Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 443 sayılı ilamın 5. maddesiyle 26.750,00 YTL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, 6-443 sayılı ilamın 6.maddesi ile; Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 132 kalem tıbbi sarf malzemesinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19. maddesine göre açık ihale usulü ile alımında yüklenicilerin mal teslimini idari şartname ve sözleşmede öngörülen süreler içerisinde yerine getirmedikleri halde, gecikme cezasının tahsil edilmediği gerekçesi ile 51.715,88 YTL.ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi ilamın bu maddesi ile ilgili olarak özetle; Ekte sunulan Açık İhale Usulü ile İhale Edilen Mal Alımlarında Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 52 nci maddesinde ” Yüklenici sözleşmeye uygun olarak, malı süresinde teslim etmediği işi bitirmediği takdirde, idarece 20 gün süreli gecikme ihtarı verilecek olup geciken her takvim günü için sözleşme bedelinin %05 (binde beş) oranında gecikme cezası uygulanır ve bu gecikme ihtarına rağmen aynı durum devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat gelir kaydedilir ve sözleşme fesih edilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” denildiğini, bu maddeye göre ihtar verilmeden cezanın uygulanmasının söz konusu olmadığını, ihtar verildikten sonra cezai işlemlere başlanması gerektiğini, malzeme alınma isteğinde bulunan birim ve Anabilim Dalı Başkanlığı ve Hastane Başhekimliği tarafından malzemenin geç teslim edildiğine ve tedavinin aksadığına dair döner sermaye işletmelerine herhangi bir uyarı gelmediğini, bundan dolayı yüklenicilere herhangi bir ihtarda bulunulmadığını, idari şartnamenin 52nci maddesine göre yükleniciye ihtarda bulunulmamasından dolayı herhangi bir gecikme cezasının verilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle yüklenicilere bir ceza verilmediğini ve verilmesinin de mümkün olmadığını, ayrıca tebligatların 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 41 İnci maddesine göre yapıldığını, “Madde 41- ihaleye teklif veren bütün isteklilere imza karşılığı tebliğ edilir veya iadeli taahhütlü mektup ile tebligat adresine postalanmak suretiyle bildirilir. Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın isteklilere tebliğ tarihi sayılır.” Tebligat yapıldıktan sonra genelde 7 gün içinde malzemenin teslim edilmesi gerektiğini, son zamanlarda yapılan ihalelerinde ekte sunulan İdari Şartnamenin 49.1nci maddesi İle ekte sunulan sözleşmenin 11.5. maddesinde “sipariş yazısının tebliğ tarihinden itibaren 7 (yedi) gün içinde teslimat yapılacaktır ” şeklinde düzenlemeler konulduğunu, Yedi gün tebligat ve 7 günde teslimat (7 gün+ 7 gün = 14 gün) dikkate alındığında cezanın dilekçede belirtilen tabloda olduğu gibi 34.134,57 YTL olması gerektiğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. İdare ile her bir yüklenici arasında 06.05.2005 tarihinde imzalanan “132 Kalem Sarf Malzemesi Alımı”na ilişkin sözleşmenin ‘Sözleşmenin Süresi’ başlıklı 10. maddesinde; “Sözleşmenin süresi, işe başlama tarihinden itibaren siparişe göre teslimat yapılacaktır.” Aynı sözleşmenin 11. maddesinde: “İşe Başlama Tarihi: 11.05.2005 Bitiş Tarihi:11.05.2006 Teslimat tek partide ya da aşağıda detayları belirtilen şekilde olacaktır. Teslimat programı: siparişe göre teslim edilecektir.” Aynı Sözleşmenin ‘Gecikme Cezası’ başlıklı 17. maddesinde; “İdare tarafından sözleşmenin 18 inci maddesinde belirtilen süre uzatımından ve sözleşme kapsamında yaptırılacak iş artışlarından kaynaklanan haller hariç, iş zamanında bitirilmediği/mal teslim edilmediği takdirde geçen her takvim günü için yükleniciye yapılacak ödemelerden sözleşme bedeli üzerinden %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezası kesilecektir. Kesilecek toplam ceza tutarı hiçbir şekilde ihale bedelini aşamaz. 17.2. Gecikme cezası yükleniciye ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın ödemelerden kesilir. Bu cezanın ödemelerden karşılanamaması halinde yükleniciden ayrıca tahsil edilir. 17.3. Bu gecikme ihtarının yükleniciye tebliğinden itibaren 20 günü geçtiği takdirde İdare Sözleşmeyi feshedecektir. ” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözleşme eki idare şartnamenin ‘İşe Başlama ve Bitirme Tarihi’ başlıklı 49.maddesinde:“49.1.Siparişe göre teslimat yapılacaktır. Sözleşmenin imzalanmasını (Sayıştay tesciline tabi işlerde ise bu tescilin yapılmasını) müteakip idare tarafından yüklenicinin kendisine veya tebligat için gösterdiği adrese yapılacak işe başlama talimatının tebliğinden itibaren mal teslim edilecek/ işe başlanacaktır. 49.2. İşin süresi 1 yıl (365) gündür 49.3. İşe Başlama Tarihi: 11.05.2005 İşin Bitiriliş Tarihi:11.05.2006 tarihinde bitirilecektir.” Aynı şartnamenin ‘Gecikme Halinde Alınacak Cezalar’ 52. maddesinde: “Yüklenici sözleşmeye uygun olarak malı süresinde teslim etmediği / işi bitirmediği takdirde idarece 20 gün süreli gecikme ihtarı verilecek olup gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezası uygulanır ve bu gecikme ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatı gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” denilmektedir. Sözleşme ve eki idari şartnamenin birlikte değerlendirilmesinde, idarece yapılacak yazılı (sipariş yazısının tebliği) mal teslimine ilişkin tebligata istinaden yüklenicinin malı hastane depolarına teslim edeceği, işe başlama tarihinin 11.05.2005 olduğu ve sözleşme süresinin 365 gün olduğu, malın sipariş yazısında belirtilen sürede teslim edilmemesi halinde bir yandan 20 gün süreli ihtar yazısı yazılacağı, bir yandan da gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezasının uygulanacağı hükümlerine yer verilmiştir. Ayrıca, 20 gün süreli ihtar bildirimine rağmen malın teslim edilmemesi karşısında tekrar protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatın döner sermayeye gelir kaydedilerek sözleşmenin feshedileceği belirtilmiştir. Yapılan incelemede, 06.05.2005 tarihinde sözleşmenin imzalandığı, ilama ekli tabloda tarih ve sayıları verilen sipariş yazılarıyla (sipariş yazısı aynı anda yükleniciye tebliğ edilmiştir) malın hemen teslim edilmesi talimatı verilmesine karşın fatura, muayene komisyonu raporu ile ayniyat tesellüm makbuzuna göre sipariş edilen malzemelerin gecikmeli olarak teslim alındığı görülmüştür. Yükleniciye hak ediş ödemeleri sırasında da her hangi bir cezai işlemin uygulanmadığı anlaşılmıştır. Dilekçi dilekçesinde; “Sözleşme eki Açık İhale Usulü İle İhale Edilen Mal Alımlarında Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 52. maddesinde “ Yüklenici sözleşmeye uygun olarak, malı süresinde teslim etmediği işi bitirmediği taktirde, idarece 20 gün süreli gecikme ihtarı verilecek olup gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %05 (binde beş) oranında gecikme cezası uygulanır ve bu gecikme ihtarına rağmen aynı durum devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat gelir kaydedilir ve sözleşme fesih edilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” denilmektedir. Bu maddeye göre ihtar verilmeden cezanın uygulanması söz konusu değildir. İhtar verildikten sonra cezai işlemlere başlanması gerekmektedir. Malzeme alınma isteğinde bulunan birim veya Anabilim Dalı Başkanlığı ve Hastane Başhekimliği tarafından malzemenin geç teslim edildiğine ve tedavinin aksadığına dair döner sermaye işletmemize bir uyarı gelmemiştir. Bundan dolayı yüklenicilere herhangi bir ihtarda bulunulmamıştır. İdari şartnamenin 52. maddesine göre yükleniciye ihtarda bulunulmamasından dolayı herhangi bir gecikme cezasının verilmesi mümkün değildir. Bundan dolayı yüklenicilere bir ceza verilmemiştir ve verilmesi de mümkün değildir.”, demiş ise de; Sözleşme eki idare şartnamenin 52. maddesinde, malın sipariş yazısında belirtilen sürede teslim edilmemesi halinde bir yandan 20 gün süreli ihtar yazısı yazılacağı bir yandan da gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezasının uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir. Yüklenicinin elinde idarenin yazılı olarak sipariş yazısı bulunmakta olup malzeme bu yazıda belirtilen sürede teslim edilmediği takdirde hem gecikme cezası kesilecek hem de sözleşmenin feshi süreci işletilecektir. İdarenin yükleniciye ihtarda bulunması sözleşme sürecinin işleyişiyle ile ilgidir. Ayrıca malzemeleri tüketen birimlerden geç teslime ilişkin şikayet gelmemesinin sözleşme hükümlerinin uygulanması ile ilgisi bulunmadığı açıktır. Yine dilekçi tebligatların 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 41.maddesine göre yapıldığını, bu madde de tebligatın postayla yapılması halinde mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın isteklilere tebliği sayılır denildiğini, son zamanlarda yaptıkları ihalelerde idari şartnameye ve sözleşmelere “sipariş yazısının tebliğ tarihinden itibaren 7 (yedi) gün içinde teslimat yapılacaktır” şeklinde düzenlemelere yer verdiklerini, bu durumda yedi gün tebligat ve yedi gün de teslimat (7 gün+ 7 gün = 14 gün) süresi dikkate alındığında gecikme cezasının 34.134,57 YTL olması gerektiğini belirtmiş ise de; söz konusu ihalenin şartname ve sözleşmesinde bu hükümler yar almadığı gibi mal teslimine ilişkin sipariş yazıları da elden tebliğ edilmiş veya postayla yapılan tebligatlar da tebliğ tarihi mektubun ilgiliye ulaştığı tarih esas alınmıştır. Bu nedenle dilekçinin bu konudaki iddiaları da yersizdir. Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 443 sayılı ilamın 6. maddesiyle 51.715,88 YTL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, 7-443 sayılı ilamın 7.maddesiyle verilen 46.864,98-YTL.nin tazminine dair hükmün, aynı tazmin hükmünde İhale Kararını Onaylayan sıfatıyla iştiraki bulunan Ayşe Yüksel’in başvurusu üzerine düzenlenen 03.03.2009 gün ve 30675 tutanak sayılı Temyiz Kurulu ilâmıyla kaldırılmış bulunduğu anlaşılmakla dilekçinin işbu madde ile ilgili itizarı üzerine Kurulumuzca YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA, 8-443 sayılı ilamın 8.maddesi ile; Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 31 kalem tıbbi sarf malzemesinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19. maddesine göre açık ihale usulü ile alımında yüklenicilerin mal teslimini idari şartname ve sözleşmede öngörülen süreler içerisinde yerine getirmedikleri halde gecikme cezası kesilmediği gerekçesi ile 3.757,97 YTL.ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi ilamın bu maddesi için özetle; Ekte sunulan Açık İhale Usulü ile İhale Edilen Mal Alımlarında Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 52 nci maddesinde ” Yüklenici sözleşmeye uygun olarak, malı süresinde teslim etmediği işi bitirmediği takdirde, idarece 20 gün süreli gecikme ihtarı verilecek olup geciken her takvim günü için sözleşme bedelinin %05 (binde beş) oranında gecikme cezası uygulanır ve bu gecikme ihtarına rağmen aynı durum devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat gelir kaydedilir ve sözleşme fesih edilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” Denildiğini, bu maddeye göre ihtar verilmeden cezanın uygulanmasının söz konusu olmadığını, ihtar verildikten sonra cezai işlemlere başlanması gerektiğini, malzeme alınma isteğinde bulunan birim ve Anabilim Dalı Başkanlığı ve Hastane Başhekimliği tarafından malzemenin geç teslim edildiğine ve tedavinin aksadığına dair döner sermaye işletmelerine herhangi bir uyarı gelmediğini, bundan dolayı yüklenicilere herhangi bir ihtarda bulunulmadığını, idari şartnamenin 52nci maddesine göre yükleniciye ihtarda bulunulmamasından dolayı herhangi bir gecikme cezasının verilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle yüklenicilere bir ceza verilmediğini ve verilmesinin de mümkün olmadığını, ayrıca tebligatların 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 41 İnci maddesine göre yapıldığını, “Madde 41- ihaleye teklif veren bütün isteklilere imza karşılığı tebliğ edilir veya iadeli taahhütlü mektup ile tebligat adresine postalanmak suretiyle bildirilir. Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın isteklilere tebliğ tarihi sayılır.” Tebligat yapıldıktan sonra genelde 7 gün içinde malzemenin teslim edilmesi gerektiğini, son zamanlarda yapılan ihalelerinde ekte sunulan İdari Şartnamenin 49.1nci maddesi İle ekte sunulan sözleşmenin 11.5. maddesinde “sipariş yazısının tebliğ tarihinden itibaren 7 (yedi) gün içinde teslimat yapılacaktır ” şeklinde düzenlemeler konulduğunu, Yedi gün tebligat ve 7 günde teslimat (7 gün+ 7 gün = 14 gün) dikkate alındığında gecikme cezanın dilekçede belirtilen tabloda olduğu gibi 2.344,10 YTL olması gerektiğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. İdare ile her bir yüklenici firma arasında 27.06.2005 tarihinde imzalanan “31 Kalem Sarf Malzemesi alımı”na ilişkin sözleşmenin ‘Sözleşmenin Süresi’ başlıklı 10. maddesinde; “Sözleşmenin süresi, işe başlama tarihinden itibaren siparişe göre teslimat yapılacaktır.” Aynı sözleşmenin 11. maddesinde: “İşe Başlama Tarihi: 01.07.2005 Bitiş Tarihi:01.07.2006 Teslimat tek partide ya da aşağıda detayları belirtilen şekilde olacaktır. Teslimat programı: siparişe göre teslim edilecektir.” Aynı Sözleşmenin ‘Gecikme Cezası’ başlıklı 17. maddesinde; “İdare tarafından sözleşmenin 18 inci maddesinde belirtilen süre uzatımından ve sözleşme kapsamında yaptırılacak iş artışlarından kaynaklanan haller hariç, iş zamanında bitirilmediği/mal teslim edilmediği takdirde geçen her takvim günü için Yükleniciye yapılacak ödemelerden sözleşme bedeli üzerinden %0,5 (bindebeş) oranında gecikme cezası kesilecektir. Kesilecek toplam ceza tutarı hiçbir şekilde ihale bedelini aşamaz. 17.2. Gecikme cezası: Yükleniciye ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın ödemelerden kesilir. Bu cezanın ödemelerden karşılanamaması halinde Yükleniciden ayrıca tahsil edilir. 17.3. Bu gecikme ihtarının Yükleniciye tebliğinden itibaren 20 günü geçtiği takdirde İdare Sözleşmeyi feshedecektir. ” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözleşme eki idare şartnamenin “İşe Başlama ve Bitirme Tarihi” başlıklı 49.maddesinde:“49.1.Siparişe göre teslimat yapılacaktır. Sözleşmenin imzalanmasını (Sayıştay tesciline tabi işlerde ise bu tescilin yapılmasını) müteakip idare tarafından yüklenicinin kendisine veya tebligat için gösterdiği adrese yapılacak işe başlama talimatının tebliğinden itibaren mal teslim edilecek/ işe başlanacaktır. 49.2. İşin süresi 1 yıl (365) gündür 49.3. İşe Başlama Tarihi: 01.07.2005 İşin Bitiriliş Tarihi:01.07.2006 tarihinde bitirilecektir.” Aynı şartnamenin ‘Gecikme Halinde Alınacak Cezalar’ 52. maddesinde: “Yüklenici sözleşmeye uygun olarak malı süresinde teslim etmediği / işi bitirmediği takdirde idarece 20 gün süreli gecikme ihtarı verilecek olup gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (bindebeş) oranında gecikme cezası uygulanır ve bu gecikme ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatı gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” denilmektedir. Sözleşme ve eki idari şartnamenin birlikte değerlendirilmesinde, idarece yapılacak yazılı (sipariş yazısının tebliği) mal teslimine ilişkin tebligata istinaden yüklenicinin malı hastane depolarına teslim edeceği, işe başlama tarihinin 01.07.2005 olduğu ve sözleşme süresinin 365 gün olduğu, malın sipariş yazısında belirtilen sürede teslim edilmemesi halinde bir yandan 20 gün süreli ihtar yazısı yazılacağı bir yandan da gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezasının uygulanacağı hükümlerine yer verilmiştir. Ayrıca, 20 gün süreli ihtar bildirimine rağmen malın teslim edilmemesi karşısında tekrar protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatın döner sermayeye gelir kaydedilerek sözleşmenin feshedileceği belirtilmiştir. 27.06.2005 tarihinde sözleşmenin imzalandığı, ekli tabloda tarih ve sayıları verilen sipariş yazılarıyla (sipariş yazısı aynı anda yükleniciye tebliğ edilmiştir) malın hemen teslim edilmesi talimatı verilmesine karşın Fatura, Muayene Komisyonu Raporu ile Ayniyat Tesellüm Makbuzuna göre sipariş edilen malzemelerin gecikmeli olarak teslim alındığı halde Yüklenicinin hakediş ödemelerinden gecikme cezasının kesilmediği görülmüştür. Dilekçi dilekçesinde, “Açık İhale Usulü İle İhale Edilen Mal Alımlarında Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 52. maddesinde ihtar verilmeden cezanın uygulanması söz konusu olmadığını, hastanenin malzeme kullanan diğer birimlerinden zamanında teslimat yapılmadığına ilişkin ikaz gelmediğini ve yükleniciye ihtarda bulunulmamasından dolayı herhangi bir gecikme cezasının verilmesinin mümkün olmadığını,” belirtmiş ise de; Sözleşme eki idari şartnamenin 52. maddesine göre , malın sipariş yazısında belirtilen sürede teslim edilmemesi halinde bir yandan 20 gün süreli ihtar yazısı yazılacağı bir yandan da gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezasının uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir. Yüklenicinin elinde idarenin yazılı olarak sipariş yazısı bulunmakta olup malzeme bu yazıda belirtilen sürede teslim edilmediği takdirde hem gecikme cezası kesilecek hem de sözleşmenin feshi süreci işletilecektir. İdarenin yükleniciye ihtarda bulunması sözleşme sürecinin işleyişiyle ile ilgidir. Zaten idare malın ne zaman teslim edileceğini yazılı olarak bildirmiştir. Malın teslimini sağlamak için ikinci bir ikaz gereksiz olmaktadır. Ayrıca malzemeleri tüketen birimlerden geç teslime ilişkin şikayet gelmemesinin sözleşme hükümlerinin uygulanması ile ilgisi bulunmadığı açıktır. Yine dilekçi tebligatların 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 41.maddesine göre yapıldığını, bu madde de tebligatın postayla yapılması halinde mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın isteklilere tebliği sayılır denildiğini, son zamanlarda yaptıkları ihalelerde idari şartnameye ve sözleşmelere “sipariş yazısının tebliğ tarihinden itibaren 7 (yedi) gün içinde teslimat yapılacaktır” şeklinde düzenlemelere yer verdiklerini, bu durumda yedi gün tebligat ve yedi gün de teslimat (7 gün+ 7 gün = 14 gün) süresi dikkate alındığında cezanın 2.344,10 YTL olması gerektiğini belirtmiş ise de; söz konusu ihalenin şartname ve sözleşmesinde bu hükümler yar almadığı gibi mal teslimine ilişkin sipariş yazıları da elden tebliğ edilmiş veya postayla yapılan tebligatlar da tebliğ tarihi mektubun ilgiliye ulaştığı tarih esas alınmıştır. Bu nedenle dilekçinin bu konudaki iddiaları da yersizdir. Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 443 sayılı ilamın 8. maddesiyle 3.757,97 YTL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, 9-443 sayılı ilamın 9.maddesi ile; Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 73 kalem tıbbi sarf malzemesinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19. maddesine göre açık ihale usulü ile alımında yüklenicilerin mal teslimini idari şartname ve sözleşmede öngörülen süreler içerisinde yerine getirmedikleri halde gecikme cezası kesilmediği gerekçesi ile 12.230,32 YTL.ye tazmin hükmü verilmiştir. Dilekçi ilamın bu maddesi için özetle; ekte sunulan Açık İhale Usulü ile İhale Edilen Mal Alımlarında Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 52nci maddesinde ” Yüklenici sözleşmeye uygun olarak, malı süresinde teslim etmediği işi bitirmediği takdirde, idarece 20 gün süreli gecikme ihtarı verilecek olup geciken her takvim günü için sözleşme bedelinin %05 (binde beş) oranında gecikme cezası uygulanır ve bu gecikme ihtarına rağmen aynı durum devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat gelir kaydedilir ve sözleşme fesih edilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” Denildiğini, bu maddeye göre ihtar verilmeden cezanın uygulanmasının söz konusu olmadığını, ihtar verildikten sonra cezai işlemlere başlanması gerektiğini, malzeme alınma isteğinde bulunan birim ve Anabilim Dalı Başkanlığı ve Hastane Başhekimliği tarafından malzemenin geç teslim edildiğine ve tedavinin aksadığına dair döner sermaye işletmelerine herhangi bir uyarı gelmediğini, bundan dolayı yüklenicilere herhangi bir ihtarda bulunulmadığını, idari şartnamenin 52nci maddesine göre yükleniciye ihtarda bulunulmamasından dolayı herhangi bir gecikme cezasının verilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle yüklenicilere bir ceza verilmediğini ve verilmesinin de mümkün olmadığını, ayrıca tebligatların 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 41 İnci maddesine göre yapıldığını, “Madde 41- ihaleye teklif veren bütün isteklilere imza karşılığı tebliğ edilir veya iadeli taahhütlü mektup ile tebligat adresine postalanmak suretiyle bildirilir. Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın isteklilere tebliğ tarihi sayılır.” Tebligat yapıldıktan sonra genelde 7 gün içinde malzemenin teslim edilmesi gerektiğini, son zamanlarda yapılan ihalelerinde ekte sunulan İdari Şartnamenin 49.1nci maddesi İle ekte sunulan sözleşmenin 11.5. maddesinde “sipariş yazısının tebliğ tarihinden itibaren 7 (yedi) gün içinde teslimat yapılacaktır ” şeklinde düzenlemeler konulduğunu, Yedi gün tebligat ve 7 günde teslimat (7 gün+ 7 gün = 14 gün) dikkate alındığında cezanın dilekçede belirtilen tabloda olduğu gibi 6.783,15 YTL olması gerektiğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. İdare ile her bir yüklenici firma arasında 24.06.2005 tarihinde imzalanan “73 Kalem Sarf Malzemesi alımı”na ilişkin sözleşmenin ‘Sözleşmenin Süresi’ başlıklı 10. maddesinde; “Sözleşmenin süresi, işe başlama tarihinden itibaren siparişe göre teslimat yapılacaktır.” Aynı sözleşmenin 11. maddesinde: “İşe Başlama Tarihi: 05.06.2005 Bitiş Tarihi:05.06.2006 Teslimat tek partide ya da aşağıda detayları belirtilen şekilde olacaktır. Teslimat programı: siparişe göre teslim edilecektir.” Aynı Sözleşmenin ‘Gecikme Cezası’ başlıklı 17. maddesinde; “İdare tarafından sözleşmenin 18 inci maddesinde belirtilen süre uzatımından ve sözleşme kapsamında yaptırılacak iş artışlarından kaynaklanan haller hariç, iş zamanında bitirilmediği/mal teslim edilmediği takdirde geçen her takvim günü için Yükleniciye yapılacak ödemelerden sözleşme bedeli üzerinden %0,5 (bindebeş) oranında gecikme cezası kesilecektir. Kesilecek toplam ceza tutarı hiçbir şekilde ihale bedelini aşamaz. 17.2. Gecikme cezası: Yükleniciye ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın ödemelerden kesilir. Bu cezanın ödemelerden karşılanamaması halinde Yükleniciden ayrıca tahsil edilir. 17.3. Bu gecikme ihtarının Yükleniciye tebliğinden itibaren 20 günü geçtiği takdirde İdare Sözleşmeyi feshedecektir. ” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözleşme eki idare şartnamenin ‘İşe Başlama Ve Bitirme Tarihi’ başlıklı 49.maddesinde:“49.1.Siparişe göre teslimat yapılacaktır. Sözleşmenin imzalanmasını (Sayıştay tesciline tabi işlerde ise bu tescilin yapılmasını) müteakip idare tarafından yüklenicinin kendisine veya tebligat için gösterdiği adrese yapılacak işe başlama talimatının tebliğinden itibaren mal teslim edilecek/ işe başlanacaktır. 49.2. İşin süresi 1 yıl (365) gündür 49.3. İşe Başlama Tarihi: 05.06.2005 İşin Bitiriliş Tarihi:05.06.2006 tarihinde bitirilecektir.” Aynı şartnamenin ‘Gecikme Halinde Alınacak Cezalar’ 52. maddesinde: “Yüklenici sözleşmeye uygun olarak malı süresinde teslim etmediği / işi bitirmediği takdirde idarece 20 gün süreli gecikme ihtarı verilecek olup gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (bindebeş) oranında gecikme cezası uygulanır ve bu gecikme ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatı gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” denilmektedir. Sözleşme ve eki idari şartnamenin birlikte değerlendirilmesinde, idarece yapılacak yazılı (sipariş yazısının tebliği) mal teslimine ilişkin tebligata istinaden yüklenicinin malı hastane depolarına teslim edeceği, işe başlama tarihinin 05.06.2005 olduğu ve sözleşme süresinin 365 gün olduğu, malın sipariş yazısında belirtilen sürede teslim edilmemesi halinde bir yandan 20 gün süreli ihtar yazısı yazılacağı bir yandan da gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezasının uygulanacağı hükümlerine yer verilmiştir. Ayrıca, 20 gün süreli ihtar bildirimine rağmen malın teslim edilmemesi karşısında tekrar protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatın döner sermayeye gelir kaydedilerek sözleşmenin fesh edileceği belirtilmiştir. 24.06.2005 tarihinde sözleşmenin imzalandığı, ekli tabloda tarih ve sayıları verilen sipariş yazılarıyla (sipariş yazısı aynı anda yükleniciye tebliğ edilmiştir) malın hemen teslim edilmesi talimatı verilmesine karşın Fatura, Muayene Komisyonu Raporu ile Ayniyat Tesellüm Makbuzuna göre sipariş edilen malzemelerin gecikmeli olarak teslim alındığı halde Yüklenicinin hakediş ödemelerinden gecikme cezası kesilmediği anlaşılmıştır. Dilekçi dilekçesinde, “Açık İhale Usulü İle İhale Edilen Mal Alımlarında Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 52. maddesinde ihtar verilmeden cezanın uygulanması söz konusu olmadığını, hastanenin malzeme kullanan diğer birimlerinden zamanında teslimat yapılmadığına ilişkin ikaz gelmediğini ve yükleniciye ihtarda bulunulmamasından dolayı herhangi bir gecikme cezasının verilmesinin mümkün olmadığını,” belirtmiş ise de; Sözleşme eki idare şartnamenin 52. maddesine göre, malın sipariş yazısında belirtilen sürede teslim edilmemesi halinde bir yandan 20 gün süreli ihtar yazısı yazılacağı bir yandan da gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin %0,5 (binde beş) oranında gecikme cezasının uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir. Yüklenicinin elinde idarenin yazılı olarak sipariş yazısı bulunmakta olup malzeme bu yazıda belirtilen sürede teslim edilmediği takdirde hem gecikme cezası kesilecek hem de sözleşmenin feshi süreci işletilecektir. İdarenin yükleniciye ihtarda bulunması sözleşme sürecinin işleyişiyle ile ilgidir. Zaten idare malın ne zaman teslim edileceğini yazılı olarak bildirmiştir. Malın teslimini sağlamak için ikinci bir ikaz gereksiz olmaktadır. Ayrıca malzemeleri tüketen birimlerden geç teslime ilişkin şikayet gelmemesinin sözleşme hükümlerinin uygulanması ile ilgisi bulunmadığı açıktır. Yine dilekçi tebligatların 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 41.maddesine göre yapıldığını, bu madde de tebligatın postayla yapılması halinde mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın isteklilere tebliği sayılır denildiğini, son zamanlarda yaptıkları ihalelerde idari şartnameye ve sözleşmelere “sipariş yazısının tebliğ tarihinden itibaren 7 (yedi) gün içinde teslimat yapılacaktır” şeklinde düzenlemelere yer verdiklerini, bu durumda yedi gün tebligat ve yedi gün de teslimat (7 gün+ 7 gün = 14 gün) süresi dikkate alındığında cezanın 6.783,15 YTL olması gerektiğini belirtmiş ise de; söz konusu ihalenin şartname ve sözleşmesinde bu hükümler yar almadığı gibi mal teslimine ilişkin sipariş yazıları da elden tebliğ edilmiş veya postayla yapılan tebligatlar da tebliğ tarihi mektubun ilgiliye ulaştığı tarih esas alınmıştır. Bu nedenle dilekçinin bu konudaki iddiaları da yersizdir. Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 443 sayılı ilamın 9. maddesiyle 12.230,32 YTL.ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNİNE, Karar verildiği 03.03.2009 tarih ve 30676 sayılı tutanakta yazılı olmakla iş bu ilam tanzim kılındı.]]>